2020 yılından beri, özelde Elazığ’da 24 Ocak’ta yaşanan depremin, ardından dünyayı kasıp kavuran pandeminin ve en son (11) ilimizi, dolayısıyla bütün Türkiye’yi derinden sarsan 06 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremin, en çok zarar verdiği lise ve üniversite gençliğinin, zorlukları da olsa, hedeflerinden uzaklaşmadan yürüyüşlerine devam etmeleri gerektiğinin, önemini paylaşmak istedim.
Ülkemizin geleceği olarak gördüğümüz gençlerimizin, bu ortamdan olumsuz etkilendiğini görüp, bu durumu iyileştirmek ve etkisini azaltmak amaçlı çabaların yetersiz kalması karşısında duyarsız kalmak mümkün değildir,
Asrın felaketi diye adlandırılan depremin tozu dumanı hâlâ kalkmamışken, bir hay-huy içerisinde 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlere kilitlenilen şu günlerde, unutulmaması gereken bu konuya dikkat çekmek istedik.
Başarıya giden yolda, hangi konum ve meslekte olursak olalım, hepimiz için olmazsa olmaz diyebileceğimiz en önemli motivasyon kaynağı; “hedefimizi belirlemek ve o hedefe odaklanmaktır.”
Tabii ki, hedefimizi-hedeflerimizi belirlerken, hayata bakışımızı, gelecek ile ilgili hayal ve isteklerimizi ve ulaşmak istediğimiz sonucu, çok net ve açık bir şekilde, zihnimize ve gönlümüze nakşetmeliyiz. Zaman içerisinde karşılaşabileceğimiz engellerin, bizi yolumuzdan döndürmesine fırsat vermemeliyiz.
Şunu asla hatırdan çıkarmamalıyız ki, hedefini doğru ve sağlıklı bir şekilde belirleyenler, hedefini belirlemeyenlere göre daima öndedir ve ilerden başlamıştır.
Kişisel gelişim üzerine kafa yoran, fikir üreten bütün yazar-çizer ve düşünce insanları, “hedef belirlemenin, hedefe kilitlenmenin, başarıdaki etkisine dikkat çekerken, hedefle birlikte eyleme geçmenin de şart olduğunu bildirirler.
Başarı, belirlenen hedefe ulaşmak ise, bu yolda sahip olduğumuz öz değerlerimizi geliştirerek donanımımızı en üst düzeye çıkarmak da, azmimize ve kararlılığımıza bağlıdır. Aksi takdirde, azim, ceht ve kararlılıkla takviye edilmedikçe, en yüce hedef ve idealler birer hayal olmaktan öteye geçemez.
Hedeflerimiz ile sahip olduğumuz değerler, yeteneklerimiz, azim ve çabamız uyumlu ve ahenk içerisinde olduğu zaman, daha ileri hedefler için güç bulacağız ve inanın ki, mutluluğumuz da artacaktır.
Başarının en temel şartı, öz değerlerimizin farkına varmak, hedefe doğru yürüyüşte, onları en üst düzeyde aktive etmektir.
Ondan sonrası N. Fazıl’ın ifadesiyle;
“Tohum saç, bitmezse toprak utansın.
Hedefe varmayan mızrak utansın.”
Her türlü şartları yerine getirmemize rağmen, hedefi yakalayamadığımız, başarıya ulaşamadığımız zamanlar olabilir. Yapılacak olan, yenilgi psikolojisine düşmeden, pes etmeden, yeni-yeniden hedefler belirlemek, geçmişten çıkaracağımız derslerle, o hedeflere yürümeye karar vermektir.
Bugün iş alanında, siyasette, bürokraside ve özel hayatında başarılı olarak gördüğümüz insanların, hedefleriyle, değer ve yetenekleri arasındaki dengeyi çok iyi kurup, ona göre ortaya koydukları çabalar-eylemler sonucu bulundukları konuma geldiklerini kabul etmek gerekir.
Değerler yozlaşmasının en dip noktasının yaşandığı günümüzde, kötü örneklerini gördüğümüz hak edilmemiş kazanımlar gençliğimiz için örnek teşkil etmemelidir.
Konumuzun özüne dönersek, ben gençlerimizin olaylar karşısındaki tavır ve tepkilerine bakarak, ümidimin güçlü olduğunu söylemek istiyorum.
Yeter ki, eskilerin tabiriyle istikametlerini bozmasınlar, psikolojideki adıyla hedeflerine sarılmaktan vaz geçmesinler.
Yeter ki, yüreklerinde var olduğuna inandığım temiz ve güçlü değerleri, dış tesirlerin kirletmesine fırsat vermeden yürüyüşlerini sürdürsünler.
Ben inanıyorum ki, onların azimli-kararlı duruş ve yürüyüşleri, eğitime gerekli ilgiyi ve desteği vermeyen idarecileri de hizaya getirecektir.