HARPUT GEZGİNLERİ

Anadolu toprakları yüzyıllar boyunca Batılı gezginlerin merak ettikleri gezdikleri, kitaplar yazdıkları bir yer olmuştur. Kimi zaman Osmanlı Devleti’nin istemi üzerine, çalıştırılmak üzere teknik görevliler, kimi zaman din adamları, asker, tüccar, bilim adamı, sanatçılar kimi zaman da üstlendikleri misyonerlik, casusluk gibi çeşitli görevlerle gelenler bu yerleri çizmiş, yazmış, bizlere aktarmışlardır.  

Yöremiz, Harput, son 200 yılda Avrupa’da ortaya çıkan doğubilim (oryantalizm) akımı ile ilgisi olsa gerek ki gezginlerin ve Batılı devletlerin uğrak yeridir.

Keban’ın, Harput’un yerleşim yerlerinin hiç değişmemesi, tarihsel kimliği, kent dokusunun yüzlerce yıl aynı kalması, din, ırk, mezhep bakımından ayrı kökenden gelen toplum yapısı, Fırat Irmağının buradan başlaması, maden, su, şarap kültürü gibi nedenler konuk sayısını artırmıştır.

Camileri, kiliseleri, medreseleri, işyeri ve bedestenleri, sokak ve mahalleleriyle tipik yüzlerce yıl aynı kalan (Doğulu özelliklerini koruyan) yöremizi gezen gezginlere değinmek istiyorum:

1340 yılında İranlı yazar Hamdullah el Müstevfi Kazvini, bölgenin (Khartabird) çok güzel iklime sahip büyük bir yerleşim yeri olduğunu yazar.

15. yüzyıldaki konuk, Uzun Hasan’a yaptığı ziyaretten dönen Venedikli elçi Giosafa Barbaro’dur. Barbaro 1471 yılında, Trabzon-Bayburt yoluyla başlayan yolculuğunu Eğin (Kemaliye) ve Arapgir, Keban ve sonrasında Carpurt adlı kasabaya varışını anlatır.

Yazara göre, Trabzon Rum İmparatoru Ioannes IV. Komneneos’un kızı ve Uzun Hasan’ın eşi Despina Hatun’un yaşadığı Harput'un halkının çoğu Rum olup kraliçeye hizmet etmektedir.

1613 yılında Ermeni kökenli Polonyalı rahip Simeon da Keban’dan geçmiş ve Harput’a gelmiş, büyük konaklardan, kiliselerden söz etmiştir. Bu yazardan ve yapıtından önceki bir yazıyla söz etmiştim.

1650’lerde Evliya Çelebi Harput’a gelmiş, Harput’u, Sivrice'yi, bu yöreyi kendine özgü dille anlatmıştır.

18. yüzyılın sonlarında Harput’a Diyarbakır üzerinden gelen Thomas Howel adında bir İngiliz Harput’ta iç çekişmeler, silahlı çatışmalardan söz eder.

Harput, 19. yüzyılda ise yüzlerce gezginin, devletin ilgi alanı olmuştur. 1813’te İngiliz John Mac Donald, 1818’de Fransız J.Saint-Martin’in gezdiği yöremiz, o tarihlerde John Murray adlı bir yazarın Londra baskılı bir kitabında da yer alır: 

“Harput, sıradağların bitimindeki yüksek bir yerde kurulmuştur. 1720 ailenin yaşadığı söylenmektedir. Kent, çok geniş, bereketli ve güzel bir ovaya bakar. Ovada tahıl ve üzümün en güzel cinsleri yetişir, çok iyi kalitede şarap, yağ ve pamuk üretilir.”

1837 yılında İngiliz seyyah W.F. Ainsworth, 1838’de Harput’u iki kez ziyaret eden Erzurum Amerikan konsülü James Brant, Mart 1838’de Alman Mareşal Helmuth von Moltke'nin yolu buraya düşmüştür. Moltke de anılarında Keban’dan söz etmiştir.

1847'de ise buraya Fransız yerbilimci Xavier Hommaire de Hell ve arkadaşı genç ressam Jules Laurens gelir. J. Laurens, Keban’ın da bilinen ilk resmini çizmiştir. Baharda İstanbul’dan yola çıkan heyet deniz yoluyla Trabzon’a, oradan da Eğin (Kemaliye), Keban ve Hulvenk (Şahinkaya) Köyü üzerinden Harput’a gelmiş ve kentin onlarca resmini çizmişlerdir.

1855 yılında Harput, İmparatorluk çökene dek orada kalacak olan Batılı ve Amerikalı misyonerlerle tanışır. Bunlardan George W. Dunmore, Boston’a gönderdiği bir raporda şunları yazar:

“Harput ovası, Türkiye’de gördüğüm en zengin ve misyoner çalışmaları bakımından da en elverişli ve en çok umut vadeden ovadır.”

Onun gibi Crosby H. Wheeler, Herman N. Barnum gibi misyonerler de Harput’ta uzun süre yaşarlar. 9 Ekim 1862’de Harput’a Eğin (Kemaliye), Arapkir, Keban, Hozat, Pertek üzerinden İngiliz görevli J. G. Taylor, Amerikalı misyoner Crosby H. Wheeler, İngiliz mühendis Henry C. Barkley yöreyi gezen Batılı kişilerdir.

Barkley, etnik sorunlar, toplumsal ve ekonomik durum üzerine raporlar hazırlamış ve 12 Aralık günü Keban ve Eğin üzerinden Erzincan’a gitmek üzere kentten ayrılmıştır. 1879’da Henry F. Tozer, İstanbul’dan vapurla Samsun’a, Kayseri, Sivas ve Keban üzerinden temmuz ayı içinde Harput’a gelmiştir.

1887 yılında Rus bilim adamı, A.V. Eliseief, Harput’a gelerek olasılıkla kalenin kuzeyindeki kaya mezarlarında kazılar yapmıştır. 1893’te Alman yerbilimci Edmund Naumann’ın kitabının sayfalarından birinde 19. yüzyılda çizilmiş Harput resimlerinden biri vardır. Kaynaklara göre, bu resmi büyük olasılık O.Consen adlı sanatçı çizmiştir.

İngiliz coğrafyacısı Henry F. B., 1897’de genç Amerikalı coğrafyacı Ellworth Huntington Kolej’de öğretmenlik yapmış Harput ve çevresini inceden inceye gezerek gözlemlerde bulunmuş ve 4 yıl yöremizde yaşamıştır.

1898’deki İngiliz George H. Hepwort Ermeni nüfusun yaşadığı yerleri ve koşulları incelemek ve misyonerlik hakkında bilgi toplamak için gelmiş, 1898-1899 yıllarında Alman bilim adamları C.F. Lehmann-Haupt ve W. Belck daha çok Urartu uygarlığına yönelik yoğun araştırma ve arkeolojik kazıları yapmışlardır.

7 Haziran 1909 gizli servis elemanı görevi de yapan İngiliz sanat tarihçisi Gertrude Bell, Diyarbakır, Ergani, Maden yoluyla kente gelir.

1932 yılında ise Harput’a uğrayan tek bilim adamı Fransız sanat ve mimarlık tarihçisi Albert Gabriel’dir.

Görüldüğü üzere Harput 15. yüzyıldan sonra yüzlerce gezginin ilgi gösterdiği bir yer olmuşsa da geride çok fazla yazı, gravür ve resim yoktur. Ancak, Batılıların kurduğu okulların bize en büyük yararı kuşkusuz o dönemde çekilen binlerce siyah-beyaz fotoğraftır. Harput hakkında bildiklerimizin çok önemli bir bölümünü bu eski fotoğraflara borçluyuz.

Yine bizim için çok kutsal bir iş üstlenen İshak Sunguroğlu da 1944-1964 yılları arasında hazırladığı ve “Harput Yollarında” adını verdiğini dört ciltlik yapıtıyla bu kentin yetiştirdiği tüm siyasetçilerden, iş adamlarından, sanatçılardan çok daha büyük bir miras bırakmıştır. Ona da sonsuz rahmet diliyorum.

Keban için de Sait Bilgin, Sabit Bilgin, Levent Bilgin, Ahmet Bayındır, Midran Yokuş da hazırladıkları kitap ve yapıtlarla iyi işler yapmış adlardır. Ölenlere rahmet kalanlara sağlık diliyorum… 

Kaynaklar:
1)     Harput Kale Mahallesinde Osmanlı Yaşamı, Veli Sevin, Necla Arslan Sevin, Haydar Kalsen, Ege Yayınevi 2011
2)     Harput Yollarında, İshak Sunguroğlu, İşaret Yayınevi 2013
3)     Fırat’ta On Yıl, Crosby Howard Wheeler, Çeviribilim Yayınları 2014
4)     Moltke’nin Türkiye Mektupları, H.Von Moltke,  Remzi Kitapevi 2016
5)     Ahmet Bayındır, Çeşitli çeviriler 2008
6)     Jules Laurens’in Türkiye Yolculuğu, Yapı Kredi Yayınları, 1998
7)     Osmanlı Döneminde Keban Maden Eminleri ve Kaymakamları, Sabit Bilgin, Toplumsal Dönüşüm Yayınları 2014