Şehirlerin münevverleri olur ve bunlar şehirlerinin isimleriyle anılırlar. Belki de bu sebepten ‘şerefü’l mekân bî’l mekîn’ demişler. Elbette her yerin kendi özellikleri arasında insanlara ruh ve davranış biçimi veren olgular farklıdır. Bu da bir karakterin meydan gelmesine vesile olur. Harput’ta yüzyılların hasılası olan kültürünü sırtında taşıyarak bugüne getirmiştir. Bunda Harput ulularının katkısı olduğu şüphesizdir.
Harput Kültürü binlerce yıllık Türk kültürünün Anadolu’daki ilk yansımasıdır. Bu kültürü taşıyanlar kimlerdi? Maksatları neydi? Bunun gibi soruların cevabını bulursak birçok meselemizi de çözeriz. Eğer amacımız geleceği inşa etmek ise kaynaklarımızı muhafaza etmek zorundayız. Gerek tarih öncesi ve sonrası devirler ile Türkleşme dönemlerinde kültürel varlıkların izleri elimizde bulunmaktadır. Bizi en çok ilgilendiren kısım ise Malazgirt Zaferi öncesi ve sonrası Anadolu’daki Türk varlığıdır. Malazgirt Zaferinin çok öncesinden Anadolu’da bir Türk varlığı olduğu kesindir. Bizans ordusu içindeki paralı Türk askerlerinin varlığından herkes haberdardır. Maveraünnehir coğrafyasından yapılan göçlerin büyük kısmının Anadolu istikametine doğru yapıldığı ve bunların düzensiz yapılmadığı biliniyor. Her bir göç kolunun içinde yanında ya da önünde bilge kişilerin varlığı bir hakikattir. İslam anlayışının Türkler arasında hızlı bir şekilde yayılmasının kaynakları arasında Türkistan bilgesi Ahmet Yesevi’nin dilden gönüllere akan hikmetlerinin tesiri vardır. Türkistan ulusu Ahmet Yesevi’ den feyz alan öğrencileri Türk göçlerinin gittiği her toprakta izlerini rahatlıkla görebiliriz. Birer kültür taşıyıcıları olarak halk arasında gönül inşa eden ustalar olmuşlardır. Harput gönül inşa eden ulularla doludur. Harput Kültürünü sadece musikiden ibaret görenler büyük yanılgı içindedirler. Harput musikisi bu kültürün bir sonucudur. Artuklu haritası incelendiğinde Harput musikisinin yayıldığı alanların burada yer alması şaşırtıcı değildir. Artukluların sınırlarının olduğu coğrafyada bu kültürün izleri de rahatlıkla görülmektedir. Türk kültürünün seçkin bir bölümünü teşkil eden Harput Kültürü Türk yerleşmesinin hemen ardından sanat edebiyat ilim alanında varlığını ortaya koymuştur. Ancak bunun sonucunda Harput Musikisi doğmuştur. Harput, Urfa ve Kerkük belirgin örneklerdir.
Muhteşem bir mazinin etkilediği coğrafyadan şimdilik sadece virane ve mezarlıklardan ibaret kalmış ve hatıra binaen mahalleye dönüştürülmüş belde hayalen kutsanmaya çalışılmaktadır. Son yapılan yapılarında mazinin hatıralarına hakaret edercesine gözlerine girân görünmesi de caba. Muhteşem mazinin hatıraları sadece hoşça vakit geçirmek adına sadece musiki ile yaşatılamaz. Üstelik icra edilen musikinin giderek yozlaştırılmaya yaklaşıldığını da belirtmek gerekir.
Nice alimler, kahramanlar, devlet insanları ve sanatkârlar kaynağı Harput’un kötü talihi ovaya inmeye başlayanlarla başlamıştır. Kayabaşı denilen yerden günümüze seslenen olsaydı netice değişir miydi? Artuklu coğrafyasında Harput olarak ünlenen yerleşim yerinin ismi de Türkçeleştirilmiştir. Bin yıla yaklaşan Harput’taki Türk varlığı mezarlıklarda yatanların bekçilik yaptığı belde haline gelmesi hüznün ötesindedir.
Türk kültür tarihi içinde değişmez sağlam bir zemini olarak Harput Kültürü yaşatılmaya değer olduğunu söylemeye erek var mı? Değerlerin yaşatılması bina inşa etmekle olmayacağını da anlamak gerekir.
Türk kültür tarihinin sayılı coğrafyalarına adını veren bölge şimdilerde hatıra binaen bir mahalleye dönüştürülerek üzerinden gelecek tasavvur edilmesine çalışılması ham bir hayaldir. Harput’a tarihteki kadar olmasa da kıymet verilmesi adının tekrar bu coğrafyaya verilmesi ile önemli bir adım atılmış olacaktır. Elâzığ isminin üzerinde de durulması gerektiğine inanıyorum. Ancak, derhal Harput isminin vilayet adı olarak değiştirilmesi Elâzığ ve bölge için özelde Harput Kültürü için çok mühim bir adım olacaktır.
Harput isminin heyecan yaratacağından şüphe edilmesin. İşsizlik, yatırım, kalkınma gibi konularında bununla birlikte hızlanacağını da belirtelim. Yıllar önce ‘Yukarı Şehir’ isimli bir roman okumuştum. Bu roman ödül alan bir eser olarak Harput’u anlatıyordu. Ünlü’nün romanında anlattığı Harput artık mazide kaldı. Onlarca mahalleyi yeniden inşa etmek gibi kimsenin böyle bir derdi de yok. Esas olan Harput Kültürü ve bunun yaşatılmasıdır. Bin yıla yaklaşan maziyi hovardaca harcayarak sona yaklaştık görüntüsü vardır. Belki de son bir gayret ile bazı olumsuzlukları tersine çevirme fırsatı da kendi elimizdedir.
Harput ile ilgili yazılan ciltler dolusu eserlerin hemen tamamı maziyi unutmamıza engel olmaktadır. Ancak, gelecek içinde yeni şeyler yapmak gerekmez mi? Harput’a beton dikmek dışında. Harput derhal vilayet olarak ilan edilmelidir. (Devam edecek.)
12.09.2023 Sancaktepe/İstanbul