Ara dönemde belediye başkanımız Şahin Şerifoğulları’nın sağladığı kaynakla transfer yasağını kaldıran Elazığspor, yeni oyuncularıyla ilk kez seyircisinin önünde oynadı.
Hem yasağın kaldırılması, hem de yeni transferlerin verdiği heyecanla Doğukent Hıdır Bilek stadyumu tribünleri tıklım tıklım doluydu.
Elazığspor teknik direktörü Cüneyt Biçer’in yeni transferlerden stoper Oğuzhan Yazıcı, sağ bek Hakan Bozkurt, orta saha oyuncusu Fatih Kıran ve kanat oyuncusu Çağrı Yağız Yasak tercihiyle başlanılan oyunda sahadaki diziliş de 3-5-2 düzenindeydi.
Cüneyt hocanın 3-5-2 oyun şablonunu tercih ettiğini biliyorduk.
Bu nedenle eski köye yeni adet getirirken, mevcut oyuncu grubuyla da bunu nasıl gerçekleştirir; merak ediyorduk.
Hatta bu yüzden takımın gol kralı santrforu Ömer Faruk Sezgin’i de 3-5-2’yi benimsediğinden dolayı tercih etmediğini Yomraspor maçındaki oyun anlayışıyla çok daha iyi anladık.
Çünkü bu sistemde pivot santrfora ihtiyacınız yoktur.
Kanat özellikli direkt merkeze, kaleye gidebilen çabuk oyunculara ihtiyaç vardır.
Oğuzhan Yazıcı, Yiğitcan Erdoğan ve Emre Akgün’den kurulu 3 stoperle savunma güvenliği sağlanırken, 5’li orta alanda Zeki Korkmaz, Hasan Ekici, Hakan Bozkurt, Cafer Tosun ve Fatih Kıran, ileri 2’lide ise Çağrı Yağız Yasak ve Mesut Saray’la sahaya yerleşen Elazığspor, ilk dakikalarda ayağa paslarla rakip yarı alanda daha baskılı taraf olsa da, gol yollarındaki “etkili” eleman yerine “etkisiz” elemanların oluşuyla bunu gerçekleştiremedi.
Çünkü 36 yaşındaki Mesut’tan sağa-sola koşmayı,24 yaşındaki kanat oyuncusu Çağrı’dan da gol atmayı beklemek bu anlayışla zor olurdu, nitekim de her iki oyuncu da maçta “etkisiz” eleman görünümündeydiler.
3-5-2 dizilişinde orta alanın kenarlarında oynayan oyuncular oyun boyunca en aktif roldedirler.
Savunmayla birlikte kenarlardan taşıdıkları topları gol olabilecek en etkili yere taşımak durumundalardır.
Maç boyunca takip ettiğimiz kadarıyla kenarlardan 1-2 ortanın dışında bu gerçekleştirilemedi.
Rakip ne yaptı?
İlk yarısı golsüz sona eren maçta Elazığspor’un gol atamayacağını anladıklarından; 2. Yarıya daha “etkili” başlayan taraf oldular.
56. dakikada attıkları golden önce 2 defa aynı yerden gol atmayı denediler olmadı, üçüncüsünde bunu gerçekleştirdiler.
Gol adeta geliyorum diyordu.
Elazığspor savunmasının sol, Yomraspor’un ise sağ kanat diye tabir edilen bölgesinden geliştirilen ataklarda kale alanına yapılan yerden ortalar yüreğimizi ağzımıza getirirken, son aynı pozisyonda golün atılması; korkunun ecele faydasının olmadığına açık bir delildi.
Hele ki yenilen golün ardından takımın en iyilerinden Cafer Tosun’un oyundan alınması da rakibin ekmeğine yağ değil, tereyağı sürülmüş cinstendi.
80. dakikada 3-5-2’den dönülüp 4’lü savunmayla birlikte stoperlerden santrfor türetmek adına yapılan yanlışlar da, acizliğin göstergesiydi.
Ara transferde takıma oyuncu kazandırılırken, Ömer Faruk Sezgin’in de olmayışıyla gol atacak oyuncuya ihtiyacımız varken, bu transferin gerçekleşmemesi; 2. yarı maçlarında Elazığspor’un elini-kolunu bağlayan etken oldu.
2. yarının 2 maçında da Elazığspor’un gol atamaması teşhisi belirlese de tedavide geç kalınması ya hastayı geç iyileştirir, ya da sonunda öldürür.
Bu nedenle tedavi için gerekli olan ilaç elimizde varken, Ömer Faruk Sezgin’in acil olarak takıma kazandırılıp geri dönmesi; tüm camianın yüzünü güldürür…