Dede’m Korkut, “Ölümlü-Dirimli Dünya!” sözünü o kadar gönüllere nakış edercesine kullanıyorlar ki, “bu erdemli kültürü yaşadığımıza şahit oluyoruz!” O bakımdan mutlu/ veya iç huzuru içerisindeyim. En yakınımızdan, en uzağımıza kadar bir vefat olayında, “insanımız bir araya geliyor, acıları kalbinde hissederek paylaşıyor!” En yakınımızdan en uzağımıza kadar düğünlerimizde, toylarımızda bir sevinci, “büyük bir şuur ve heyecanla paylaşıyor!”
Kahramanmaraş Merkezli Depremde; şehirlerimiz ayağa kalktı! Tabir yerinde ise, “Ashab-ı Kiramdaki Ensar duruşunu gösterdi!” 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferini bir an düşündüm! Ne olmuştu, o zaferi hazırlayan irade de, “kendi yarasını hiçe sayan Mehmetçik hemen yanı başındaki arkadaşının yaralarını sarmaya koşar!”
06 Şubat depreminde de, ‘aynı şuuru yaşıyoruz’ Malatya İlimizin hemen yanı başındaki komşu ili, Elâzığ Şehri kendi ağır ve orta hasarlı binalarını düşünmez bile… Elâzığ Şehri Alperen duruşunu sergileyecek ve Malatya İline topyekûn yardıma koşacaktır. Bu dönemde öyle kahramanlar gördük ki, yürekten maşallah diyoruz. “paylaşma kültürü!” bu milletin genetiğinde gizlidir. Dar ve sıkıntılı zamanlarda derhal kendisini gösterir.
İnsanı, aileyi, nesli, sosyal ve iktisadi hayatı koruyan, kimliğimizle örtüşen bir kavram, “paylaşma…”
Paylaşmada, ‘Ben’ egolarını yıkan, ‘Biz Kültürünü’ aşılar.
Bu kültür, bu milletin hayatiyeti, kan dolaşımını sağlayan, ‘kimlik kültürüdür’
Dinimiz, Örfümüz, Aklımız; “paylaşınız…” diyor! İnancımız, ‘paylaşmayı’ emrediyor!
Huzur, güven, istikrar, erdemlikler, paylaşma kültürünün meyveleridir!
Anadolu insanının sıklıkla kullandığı, “Acılar paylaşıldıkça azalır…”
“Sevinçler paylaşıldıkça büyür…” “bir elin nesi, iki elin sesi var…” “Paylaştıkça güçlüsünüz…”
İnancımız, “Allah yolunda sevdiklerinizden infak ediniz!” buyuruyor.
İyilikler, verdiğiniz sadakalar ve zekâtlar; sosyal ve iktisadi manada, ‘paylaşmadır’
Prof. Dr. Sadık K. Tural, şiir hakkındaki görüşlerini şöyle ifade ederler; “Şiir, bir bilgi türü, bir değerlendirme dünyası, bir anlaşma niyetli çığlık, üst dil aracılığıyla ulaşılan bir özel bilgiyi,
Ahenkli bir biçimde paylaşma ihtiyacının sonunu olan, söz bütünlüğüdür.”
Şu ifade yerli yerine oturmuştur; “Ahenkli bir biçimde paylaşma…”
O paylaşma ihtiyacıyla, ‘edebi bir eser meydana geliyor’ O sebeple ne diyoruz, “sanatkâr gönül alkışlarını ister!” O alkışlar, sadece beğenilmenin değil, İçten gelen yürekli bakışlarında yerini alan, ‘paylaşımdır’
“Sanatı ve Sanatkârı, ilim muhiti besler!” diyoruz! O ilim muhitlerine bizler, ‘irfan ocakları da…’ diyoruz! Burada ki, ‘ocak kavramı…’ sıcaklığı/ içtenliği ifade eder
Dil, tarih ve kültür kavramlarını mayalandıran nedir?
Asırlarla ifade eden ecdat hatıraları… Bilgisayar diliyle, bir büyük ‘bellek’ “Milletin hafızası…”
“Nesillerin ruhu…” Zamanı bir kilim deseni misali dokuyan, “Paylaşmadır…”
En ulu paylaşma kavramı, “dildir…” Dil ile bizler, ‘kendimizi ifade eder…’ Dil ile bizler, ‘derdimizi, sevincimizi, acımızı, hislerimizi…’ Pay eder/ paylaşırız!
Dili anlatırken; Dil, bir milletin hafızasıdır… Dil, kültürü/irfanı nesilden nesle taşıyan canlı organizmadır. Dil, bir milletin var olma sebeplerinin başında yer alır. Dilde, bir milletin zevki, estetiği, inceliği, sadeliği, zarafeti saklıdır!.. Dil, ortak duygu, ortak düşünce, ortak hafıza, Ortak hatıralar olarak bizleri biz yapan değerlerin gönül anahtarıdır!..
Azeri Şair Nebi Hezri ne diyorlar?
“Fuzuli kalbinde bin bir dilek var/ Çelenk dokumağa gül var, çiçek var
Ne kadar dünyada seven yürek var/ Benim yüreğimdir, benim yüreğimdir...”
Dilden yüreğe bir akan ırmak misali… Gönlümüzü, “bu millete…” verdik!
Şehadete kadar giden bir yoldur, ‘aşk vaveylası’ Fedakârlığın nişanında da, ‘paylaşma…’
‘ahfe vefanın’ özünde de, ‘paylaşma…’ Sevgilerin ihlâs kulpunda da, ‘paylaşma…’
Şu ifade dokusunda neler olabilir? “…aynı şartlarda sizlerle masaya oturmak ve bundan sonra bir kaderi paylaşmak istiyorum!..” Paylaşma, ‘adaleti, eşitliği, özgüveni…’ bir arada taşır!
Her Cuma Hutbesinde hatipler; “Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder; Hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder.”
Bilumum kötülüklerde, ‘paylaşma…’ toplum barışını bozar;
Adaletsizlik, ‘zulmü…’ davet eder! Bütün mesele nedir?
“İnsan hak ve hukukunu korumaktır!” İlim adamları, ‘doğru yolda…’ yürüyecekler!
Devlet adamları, ‘haksızlıkla…’ mücadele edecekler! İleri gelenler, ‘ilim, ahlak, fazilet sahibi…’ olacaklar! Bütün bunlar, bir milletin ‘ortak ideallerini’ belirler Selam vermek, ‘kalbi ve hasbi bir paylaşma…’ Tebessüm etmek, ‘kalbi bir paylaşma…’ İnsanlara nasihat etmek, ‘paylaşma…’
Güzel gelenekler, adetler, görenekler, ‘paylaşmanın eseri’ İnsanlara şefkat ve merhamet göstermek, ‘ferdi paylaşma…’ “Yolunuzun üzerinde ki bir taşı/ veya dikeni kaldırmak…”
İnancımız, “Bölünmeyin, parçalanmayın; sonra devlet kudretiniz elinizden gider, zayıf ve perişan bir hale düşersiniz” ayeti, İman hakikatleri etrafında tefekkür eden bir toplumu, O toplumun en nezih, ‘paylaşma idealini…’ haber veriyor Birlikte milletçe, “iman oğul diyeceğiz, ezan oğul diyeceğiz, Bayrak oğul, vatan oğul diyeceğiz…” Paylaşma Kavramı, ‘ruhumuzun derinliklerinde…’