ELEŞTİRİDEN KORKMAK

Eleştiri, demokrasi ve insan olmanın gereğidir. Kendine güvenen yönetimler eleştiriden korkmazlar. Tam tersine onlardan yararlanmaya, etraflarını saran çıkar gruplarını aşarak eksiklerini görmeye çalışırlar.

Ne yazık ki bizde eleştiri ihanetle eş görülür. Birçok insanın göklere çıkarıp etrafında döndüğü bir        -dokunulmazı- var. En küçük tenkitte olağanüstü tepkilerle karşılaşırsınız. Mukaddesata dokunmuş gibi tepki görüyorsunuz.

Oysa toplumsal düzenleri aksaklıktan kurtaran eleştirel düşünceye açık olmalarıdır. Kendini geçmişe veya belli ideolojilere hapsederek yenilemeyenler zamanla hayatın dışında kalırlar. Eleştiri aynı zamanda bir yenilenme, güncellenme imkanıdır.

Eleştiri ile putlaştırma arasında bir ilişki vardır. Eleştirmediğiniz kişiyi putlaştırır, putlaştırdığınız kişiyi eleştiremezsiniz. İslam dünyasına bakınız bu anlamda o kadar çok put var ki, nereye dönseniz yahut ne laf etseniz mutlaka birine çarparsınız. Her taraftan sus konuşma sesleri duyarsınız. Konuşamayan bir toplum ne yapar? Dedikodu yapar, mızmızlanır, agorada başka, evde başka davranır. Şizofren bir kimliğe bürünür. Özellikle otokrat rejimlerde ferdi şizofreninin yanında toplumsal şizofreniye rast gelirsiniz.

Ülkenin bu söyletmen vurun mantığından kurtulması lazım. Konuşmazsak, bazı yanlışlara ayna tutmazsak onları kalıcı hale getiririz. Yarın büyük mahkemede sadece konuştuklarımızdan değil, konuşmamız gereken yerlerde susmamızdan da hesaba çekileceğiz. Bazen susmanın vebali konuşmanın vebalinden daha büyüktür. Onun için korkmayalım bırakalım insanlar konuşsun, eleştirsin, gördüklerini, göremediklerini söylesinler. Ancak böyle sağlıklı bir toplum olabiliriz.

SİYASİ DEPREM

Bu yıl deprem senesi. Eskiden zelzele derdik. Bu kelime bana depremi daha iyi anlatıyor, kelimenin kendisi sanki sarsılıyor. Binlerce, on binlerce insanımızı kaybettik. Yüz binlerce insanın hayalleri, dünyaları yıkıldı. Otuz-kırk yıllık kazanımlar bir anda yok oldu. Buna tahammül çok zor. Varlık içinde yokluğa düşmek o kadar zor ki, bazıları için başkalarına el açmak ölümden beter.

Kuran'da da yer sarsıntısını anlatan Zilzal suresi var: ‘’Yer yüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarı çıkarıp attığı ve insan -ona ne oluyor- dediği zaman’’ diye başlar. Süre, kıyametten sonra dirilip hesap vermeye gidişi anlatır. İnsanın şaşkınlığını, korkusunu, aczini, hesap gününün dehşetini resmeder.

Ama asıl anlatmak istediğim bu değil, herkesin ülkenin kaderini değiştirmesini beklediği Altılı Masa sayın Meral Akşener'in açıklamalarıyla dağıldı. Masa beşli olarak devam eder mi etmez mi? Göreceğiz, ama bu çekilmenin siyasette 9 şiddetinde bir deprem etkisi yaptığına şüphe yok. Bunun CB seçimlerine nasıl yansıyacağını söylemeye gerek yok. Kılıçdaroğlu en önemli desteğini kaybetti. Bugün ki görüntü bu hamle ile Erdoğan'ın şansının arttığıdır. Eğer İYİ Parti CB seçimini kazanacak bir alternatif ortaya koyamazsa kaybetmenin bütün maliyeti İYİ Parti ve sayın Akşener'e yüklenecektir. Bunun parti tabanında da şimdilik çapını tahmin edemeyeceğimiz sonuçları olur. Şunu unutmamak lazım, muhalif seçmendeki Erdoğan karşıtlığı şu veya bu partiye bağlılıktan daha güçlü. Bu hamlenin Erdoğan'ın önünün açılması olarak okunması halinde İYİ Parti tahmin edilemeyecek ölçüde yara alır.

Diğer yandan sayın Akşener'in bu çıkışı biraz da CB seçiminde altılı masanın bazı bileşenlerinin seçimi HDP seçmeni üzerinden kazanma hesabı yapmaları, milliyetçi seçmenin -hassasiyetlerini, beklentilerini- çok dikkate almamalarından kaynaklanıyor Daha önce yazdım, hapisteki Demirtaş bir süreden beri muhalefetin teknik direktörü gibi konuşmaya başlamıştı. Bu da milliyetçi seçmende tereddütlere neden oluyordu. Bunun sayın Akşener'in kararında ne kadar etkili olduğunu bilemiyoruz. Bu hamle ile İYİ Parti HDP ile beraber hareket ediyor suçlamasından kurtuldu ama umudunu altılı masaya bağlayanların da hedefi oldu. Millet İttifakı bu ucube sistemden kurtuluşun adıydı. Şimdi o masa yok, o umut da büyük yara aldı. Seçim kazanacak bir alternatif göstermekten başka hiçbir şey bu depremin yarattığı hasarı gideremez. Bu yapılmadığı takdirde hepimiz bu enkazın altında kalırız.