Yazılarımda, derslerde, konferanslarda, günlük konuşma ve sohbetlerde dostluk konusuna temas ederim.
Küçük yaşlarda gerçek dostların hikâyelerini çok dinledik. Hatta hakikȋ dostlara, dostluklara şahit olduk. Ancak dost ve dostluk meselesinin ne olduğu ve nasıl gerçekleştiği konusunu, o yaşlarda, bilemedik. Öyle tahmin ediyorum ki hayatı boyunca dostluğun ne olduğunu anlayamadan bu dünyadan göçüp giden çok insan olmuştur.
Günümüz ‘sanal hayatı’nda insanların dost dediklerinden söz etmiyorum. Dost gibi dosttan, insan gibi insandan, adam gibi adamdan söz ediyorum.
Bu yazımızda dost ifadesinden hareketle dostluk kurumunu incelemeye çalışacağız.
İnsan dışındaki canlılar sürü halinde, insanlar ise toplum halinde yaşarlar. Toplum halinde yaşayan insanlar kendilerine has kültür meydana getirirler. Bu kültür hem onların varlıklarını sürdürebilmelerini hem de sosyal hayatlarını düzenlemelerini sağlamaktadır.
Farklı toplumlar farklı kültürleri doğurur. Ancak ortak olan her toplumun bir sosyal düzeninin olmasıdır. Aynı topluma mensup olma yanında, komşuluk ve akrabalık ilişkileri de toplum kültürü tarafından sosyal kurallar-normlar halinde hayata yön verir.
Toplumda esas olan cem olmak, bir ve beraber olmaktır.
Kâinat ve toplum ahenk ile hayat bulur. Toplumdaki ahengi sosyal kurallar, yani gelenek ve görenekler sağlar. Toplum bu kurallara göre hayatını sürdürür.
Gelenek içindeki davranış kalıpları topluma hastır. Ancak bütün insanlığı kapsayan tarafları da vardır.
Evlilikte “Ensest Yasağı” gibi…
“Ensest Yasağı”; birinci derecede kan akrabalarıyla evlilik demektir ki, bütün toplumlarda yasaklanmıştır. İşte bu bütün insanlığı kapsayan küresel bir anlayış ve davranıştır.
Toplumları bir arada tutan ve harç görevi yapan gelenekler içinde, çeşitli sanal akrabalıklar da oluşmuştur.
Türk kültüründe kirvelik, sağdıçlık, yengelik, kan kardeşliği, ahiret kardeşliği ve musahiplik gibi sanal akrabalıklar vardır. Bu akrabalıklar şahıslar arasındaki bir sözleşme ve kuttören (ritüel9 ile gerçekleşir.
Sanal akrabalar kan bağı olmayan kişiler arasında yapılır ki dayanışma gurubu genişlesin ve özellikle de dostlar edinilsin.
Türk toplumunda dostluk ve arkadaşlık da sanal akrabalık gibi algılanır.
“Türk Dil Kurumu” Türkçe sözlükte dost: sevilen, güvenilen, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse; yâr ve düşmanın zıddı olarak açıklanıyor.
Ayrıca erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimseye de dost dendiği belirtiliyor. Keza, kitap dostu ifadesinde olduğu gibi, bir şeye aşırı ilgi duyan, koruyan kimse ve
iyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan kimselerin de dost olarak adlandırıldığı belirtiliyor.
Dostluk ve arkadaşlık hem bir sanal (Tasavvurȋ) akrabalık, hem de bir sosyal kurumdur. Bu kurumu nesilden nesile aktarma göreviyse genel olarak “Töre” dediğimiz sosyal kurum tarafından yerine getirilir.
Dostluğun temelinde sevgi yatmaktadır. Sevginin temelinde ise varlık sebebimiz olan, “Âlemlerin Rabbi”, “Allah” vardır.
İslȃm Ansiklopedisi “Dostluk” maddesinde:
“…Kur’ân-ı Kerîm’de bu anlamda en çok geçen kelime velîdir. Velî tekil ve çoğul olarak (evliyâ) yer aldığı seksen yedi âyetin kırk altısında Allah’ın insanlara dostluğu (meselâ bk. en-Nisâ 4/45, 75, 119, 123, 173), iki âyette insanların Allah’a dostlukları (Yûnus 10/62; el-Cum‘a 62/6), on âyette insanlarla şeytan arasındaki dostluk (meselâ bk. en-Nisâ 4/76; el-A‘râf 7/27, 30), diğerlerinde ise iyi veya kötüler arasındaki dostluklar (meselâ bk. en-Nisâ 4/139, 144; el-Enfâl 8/72) için kullanılmıştır. Bu âyetlerin çoğunda insanlara, müminlere ve Peygamber’e yardımcı olacak, onları koruyacak, bağışlayacak, karanlıklardan aydınlığa çıkaracak olan gerçek dostun Allah olduğu, insanların bu anlamda Allah’tan başka dostları bulunmadığı ifade edilmekte, böylece onların gerçek ve ebedî dost olarak Allah’ı bilmeleri, O’na dayanıp güvenmeleri öğütlenmektedir.”
Bu durumda esas dost Allah’tır.
Peki insanlar arasındaki dostluk nasıl olur?
İnsanlar arasındaki dostluk, gerçek dostun Allah olduğunun şuuruyla insanı “Allah için” sevmekle başlar.
Yani bir menfaat, bir çıkar, bir getiri beklemeden sevmek. Birbirine dayanmak, birbirine dayanak olmakla başlar. Bu dayanma Allah’ın bütün kȃinatta ve haliyle dünyada sağlamış olduğu “Ahenk” (Uyum) ile izah edilebilir.
Hani derler ya, “Frekansımız tuttu” diye. İşte bu kişiler arasındaki ahengi, uyumu gösterir.
Efendim konuya devam edeceğiz.
Esen kalınız…