DOSTLUK (2)

Geçen hafta “Dostluk” başlıklı yazımızda, dostluğun temelinde sevgi yattığından bahisle, sevginin temelinde varlık sebebimiz olan, “Âlemlerin Rabbi”, “Allah” olduğundan söz etmiştik.

İnsanoğlu diğer canlılardan farklı olarak hem akılcı, yani aklını kullanan hem de sosyal olan bir varlıktır.

Bu yapısıyla insan gerek yeryüzünü gerekse kendisinin ve toplumun hayatını hem “Cennet”e, hem de “Cehennem”e çevirebilmektedir. Yani insan aklı iyiye de kötüye de meyillidir. Ancak insan Allah vergisi olarak sevgiye meyillidir.

İnsanın birinci derece yakınları, hısım ve akrabaları dışında bir dayanağa, bir “refik”e ihtiyacı vardır. Yani insan her yönüyle güvenebileceği birine muhtaçtır.  O da “Dost”tur.

“Dost edinmek”, hatta son zamanlarda moda olan “Dost biriktirmek” diye tabirler vardır. Oysa dost edinilmez. Çünkü dost dostu bulur. Dost biriktirilmez. Çünkü dost eşya-para değildir.

Türk toplumu kendi töresini uygularken, aynı zamanda sözlü edebiyatıyla dostluk denilen kurumsal yapıyı gelecek nesillere bir öğüt gibi aktarır. Bunlar atasözleri ve deyimlerdir.

Atasözleri ve deyimler tarihin imbiğinden geçerek çağlar ötesine seslenen öğüt verici kalıp sözlerdir.

Bunlardan bazıları şöyledir:

Ağaç yaprağıyla, insan dostuyla güzeldir.

Ata dostu evlada mirastır.

Ayı derisinden post, eski düşmandan dost olmaz.

Ayıpsız (kusursuz) dost isteyen dostsuz kalır.

Bin dost az, bir düşman çoktur.

Çok dostu olanın hiç dostu yoktur.

Dost dosttan sır saklamaz.

Dost dostun ayıbını yüzüne söyler.

Dost dostun eyerlenmiş atıdır:

Dost, düşman içinde belli olur.

Dost için ölmeli, düşman için dirilmelidir.

Dost içten ağlar, dıştan güler; düşman ise dıştan ağlar, içten güler:

Dost kazanırsan tut, düşman kazanırsan güt.

Dost olan vah der, düşman olan oh der:

Dost yoluna post olmalıdır.

Dost yüzünden, düşman gözünden belli olur.

Dost zindan kapısında belli olur:

Dostun sertliğinden korkma, düşmanın yaltaklanmasından kork.

İnsan insanın rahmanı, insan insanın şeytanıdır.

Parayla dost bulunmaz.

Yoldan kal ama yoldaştan kalma.

               Peki dost nasıl biridir?

·        Dost, dostunun moralinin bozuk olduğunu sezip, konunun maddȋ olduğunu anladığında parmağındaki evlilik alyansını bozdurup dostuna verendir. (Yaşadığım bir olaydan)

·        Dost, cebindeki parayı son kuruşuna kadar ihtiyacı olan arkadaşına verip eve yürüyerek gidendir.

·        Dost, maddȋ-manevȋ sıkıntıya düştüğünde yanında olduğunu hissettirendir.

·        Dost, ağladığında ağlayan, güldüğünde gülendir.

·        Dost, gülmeyi unuttuğunda, seni güldürebilendir.

·        Dost, seni sabırla dinleyen ve meselene çözüm arayandır.

·        Dost, sıkıntılı olduğunda seni daha çok üzecek konuları anlatmayandır.

·        Dost, seni şartsız sevendir.

·        Dost kendi beniyle dostunun benini birleştirmiş olandır.

·        Dost, başarını kendi başarısı gibi görendir.

·        Dost, ayıbını örten ve seni uyaran kimsedir.

·        Dost refiktir.

·        Dost iyi niyetlidir, güven telkin eder.

·        Dost, başarısız olduğunda seni motive eden ve yeniden başlamanı sağlayandır.

·        Dost, sırlarını ahirete kadar taşıyandır.

·        Dost, seni menfaati için kullanmayandır.

·        Dost, gözle anlaşabildiğin kişidir.

·        Dost, uzak da olsa seni takip edendir.

·        Dost, özlenen ve özleyendir.

·        Dost iyi günde de kötü günde de yanında olandır.

·        Dost’un evi dostun gülistanı ve eman sığınağıdır.

·        Dost elinden, dilinden emin olunan kimsedir.

·        Dost varlığıyla mutluluk verendir.

Dostluk söz konusu olduğunda ilk akla gelen değerli fikir insanı ve mutasavvıf merhum Fethi GEMUHLUOĞLU’dur.

Onun şu ifadesi dostluk konusunu özetler mahiyettedir.

“Dost ol kişidir ki, öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede peygamber-i ekber’in yatağında yatar, o’na şah-ı velayet denir... Dost son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır (yar-ı gâr’dır).

Bilindiği üzere, Hazreti Peygamberi öldürmeye yeltenen müşrikler, evine geldiklerinde Peygamberimizin yatağında Hazreti Ali’yi bulurlar. Keza son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatan da Hazreti Ebubekir’dir.

Gemuhluoğlu üstad dostu böyle tanımlar ki, bu sözün üstüne söylenecek bir söz kalmamıştır ama bu tanımdan şunu çıkarıyoruz:

“Dost oldur ki, dostunun hayatı için kendi hayatını, canını feda eder.”

Esen kalınız…


Bkz. Metin TÜRKTAŞ: TÜRK ATASÖZLERİNDE DOSTLUK VE ARKADAŞLIK