6 Şubat depreminden sonra, bölgede ağır yıkım yaşandı. Toplam 11 ilde etkili olan deprem birçok alanda ağır hasar bıraktı. Yıkılan ve yıkılacak olan konutların, çöken hastanelerin, kamu binalarının, zarar gören yolların, iletim hatları ile fabrika, tesisler ve iş yerlerinin yeniden inşası gerekiyor. Yetkililer 600 bin bağımsız bölümden meydana gelen 200 binin üzerinde binanın yıkık olduğunu açıklıyor. Depremin ekonomide yarattığı kayıpların yanı sıra sanayi ve tarımda üretimi olumsuz yönde etkilemesi ve ekonomik büyümeyi düşürmesi beklenmektedir. Bunun yanında ihracatta azalma, işsizlikte artış ve vergi gelirlerinde azalma gibi diğer olumsuzluklara neden olacaktır.
Depremin ülke ekonomisine etkisi ile ilgili olarak çeşitli kurumlar tarafından farklı incelemeler ve tahminler yapılmaktadır. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) raporuna göre, bu yıkımın maliyeti 84.06 milyar dolar olarak öngörülmüştür. Bu Türkiye’nin GSYİ hasılatının yaklaşık yüzde 10’una denk gelmektedir. Bu zararın 70.75 milyar doları konutlardaki zararlar, 10.4 milyar doları milli gelir kaybı ve 2.91 milyar doları da iş gücü kaybı olarak açıklanmaktadır. (1)
Reuters tarafından hazırlanan analize göre ise, depremle birlikte istihdam ve üretimde yaşanan soruların ekonomik etkilerinin zamana yayılması beklenirken, depremin ekonomiye 50 milyar doları aşan bir maliyet oluşturması bekleniyor. Bu hesaplamada depremin direkt toplam maliyeti 46.2 milyar dolar olarak dikkate alınmıştır. Bu maliyeti, 600 bin yeni konut yapımı, alt yapı, enkaz kaldırma ve hafriyat ile yaklaşık 200 bin konutun onarım bedeli oluşturmaktadır. Buna iş gücü ve üretim kayıpları ile depremin makro ekonomik etkilerini ve depremzedelere verilecek nakdi yardımlar gibi endirekt maliyetler eklendiğinde toplam maliyetin 70 milyar doları aşması beklenmektedir. Ayrıca depremin büyümeyi 1-2 puan düşüreceği ve bütçe açığını artıracağı düşünülüyor. 2023 yılı bütçesinde 660 milyar lira olarak öngörülen bütçe açığının 1 trilyon liraya çıkacağı belirtiliyor. Bunun yanı sıra toplam ihracat kaybının yaklaşık 7 milyar dolar olacağı ifade ediliyor. Ayrıca depremin etkili olduğu illerin tümünde karşı karşıya olduğumuz vergi kaybının yaklaşık 3 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir.
Morgan Stanley Yatırım Bankası raporunda depremin ekonomik maliyeti üç kalemde toplanmış, birincisi doğrudan maliyetler (bina ve makine gibi maddi sermayenin zarar görmesi), ikincisi dolaylı maliyetler (yaşanan üretim kaybı, arama ve kurtarma faaliyetlerinin maliyeti) ve üçüncüsü ikincil etkiler (bütçe açıkları, cari işlem açıkları gibi makro ekonomik etkiler) olarak açıklanmıştır. Tüm bu maliyetleri alt alta getirince kötümser senaryo ile toplam faturanın 70 milyar doların üzerine çıkması beklenmektedir. (2)
Depremin tahmin edilen ekonomik maliyetinde en büyük payı, başka bir ifade ile ilk sırayı öncelikle yapılması planlanan 600 bin konutun inşası ile ilgili yapım bedeli oluşturacaktır. Daha öncede belirttiğimiz gibi, depremin yaratacağı önemli bir olumsuzluk kendini Türkiye’nin büyüme performansında gösterecektir. Büyümenin yaklaşık 1-2 puanlık düşmesi yaklaşık 20 milyar dolarlık bir kayba yol açacaktır. Sonuç olarak, Türkiye’nin yaşadığı bu deprem felaketi nedeniyle oluşan kayıplarını karşılaması için 70 milyar doların üzerinde bir finansman ihtiyacı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Yaşanan deprem felaketinden ötürü ülke ekonomisinde oluşan olumsuzluğun krize dönüşmemesi tek dileğimizdir.
Kaynakça :
(1) dw.com/tr
(2) birgun.net/h.kozanoğlu