6 Şubat 2023 günü yaşadığımız ve asrın felaketi olarak nitelendirdiğimiz Maraş Depremlerinin ardından yaklaşık 15 ay geçti. Verilen sözler, vaat edilen projelerin tamamlanma durumunu, gözlerinizin ve vicdanınızın takdirine bırakıyorum.
Rabbim Devletimize zeval vermesin, yapılan işler, teslim edilen konutlar da ortadadır ancak benim gözlemlediğim halen konteynerde yaşamak zorunda kalan vatandaşlarımızın olduğudur! 300 bin konut vaat edilmişken 35 bin konut yapıldı ise bunun nedenini sorgulamak gerekir. “Ağam bizimle eylenirr!..” mantığı bir siyasetçiye yakışmayan bir durumdur. Gerçi son yirmi yıldır siyaset sahnesinde, çark etmeler ve argo deyimle tükürdüğünü yalama olayları sıradan bir hale gelse de olması gereken bu değildir. Kürsülerden bangır bangır “Simit ve çay hesabı…” yaptığınızı unutmamanız gerekir… En ağır sözlerle eleştirdiğiniz, yere batırdığınız bir insanla, tatlı tebessümlerle kameralar önünde poz vermek şahsiyetinizin bir aynasıdır aslında…
Aslında yaşadıklarımız bir şekilde artık topluma da sirayet etmeye başladı… Geçenlerde bir televizyon kanalında, bir görüntü dikkatimi çekti. Herkesin tanıdığı bir Cemaatin başı olan efendinin, bir şeker standını ziyareti sırasında etrafında bulunanların ceplerini bir çılgın edasıyla şeker dolduran aksakallı koca yaşlı insanları görünce şok oldum…
Acaba gerçek mi? Diye kendime sordum. Cemaatin başında olan efendinin “bir tane alın…” uyarısını dikkate almadan yapılan hareket çok, ama çok manidardı…
Rabbim sanki kullarına görün der gibi bu sahneyi televizyonlara taşımıştı. Çıkarılacak dersler ise tamamen sizin algılama yeteneğinize bağlıydı…
Milyonluk arabaya binen adamın, üç beş tane şekeri laf etmesi, belki de şekeri avuçlayan amcamızın yüzündeki o tebessümün dışa vurmasıdır. Diyecek o kadar çok söz, verilecek o kadar çok örnek var ki…
Biz alemlere rahmet olarak gönderilen, Peygamber Efendimizi ve onun hayatını örnek almak zorundayız ve bunun için de çalışıyoruz.
Şehirde deprem sonrası yıkılan binaların da durumu belirsizliğini korumaya devam edecektir diye düşünüyorum. Arsa küçük, ortak çok, para yok…
Hangi bir sorunu dile getirelim?
Keşke depremde yıkılan evlerin yerine yine aynı evler yapılsaydı…
Yıkılan evler ile bir dönem kapandı. Hatıralar, yaşanmış nice hikâyeler molozların arasında kaybolup gitti…
Çocukluğumuzun ara sokakları, arkadaşımızı almak için zilini bastığımız apartmanımız, Kuran kursuna gittiğimiz Camimiz, eski sevdaların yaşandığı liselerimiz artık sadece fotoğraflarda kalan bir mazi…
Deprem sonrası toparlanmamız tahmin ettiğimizden de uzun süreceğe benziyor. Yapılan yeni binalar, içinde belki de yeni anılar yaşatacak…
Ancak bizim bu süreçten almamız gereken dersi de almamız gerek…
En başta Dünyanın ve İnsanın faniliği…
Mal, makam, para ve dünyevi hedeflerin ne kadar boş ve de anlamsız olduğu gerçeği…
Kalp kırmadan, hak yemeden, bu fani dünyada sadece Allah (C.C.) rızasını gözeterek bir ömür sürme gerekliliğini hiçbir vakit unutmamamız gerekiyor. Kalp kırmak çok basit…
Bazı kavramları kulak arkası yaptığınız vakit mal edinmek çok kolay…
Ama Allah (C.C.) rızası ise bazen çok kolay iken bazen de çok zor olabiliyor…
Dikkat etmek gerekiyor.