CARRY TRADE

    Ara kazanç veya kayıp ticareti diyebileceğimiz Carry Trade, bankacılık işlemlerinde düşük maliyetli bir kredi alıp, alınan krediyi ödeyeceği faiz giderlerinden daha yüksek bir gelir elde edebilecek bir para birimine yatırılması işlemi olarak tanımlayabiliriz. Finans dünyasında 1980’li yıllarda sermayenin serbest dolaşımının artmasıyla birlikte sermaye akımları hızlı artış gösterdi ve sermaye yatırımları yanında, portföy yatırımları da hızlı artış kaydetmeye başlamıştı. 1990’lı yıllardan itibaren Carry Trade finans piyasalarında işlemlerini artırarak başlıca işlem stratejisi oluşturdu.

Carry Trade işlemleri faiz arbitrajı olarak bilinse de uluslararası finansal piyasalarda sadece faiz geliri için değil, hisse senetleri veya diğer finansal araçlardan oluşan portföylere de yapılmaktadır. Bu işlemlerde risk fonlama kuru ile yatırım kuru (yatırım yapılan ülkenin kuru) arasındaki faiz farkı ile kur farkı toplamıdır. İşlemciler için yerel ülkenin döviz kurunda yükseliş olma riskini taşıma durumu söz konusudur.

    Türkiye’deki faiz oranlarının (mevduat ve tahvil-DİBS-Şirket Borçlanma senetleri) yüksekliği ve TL’nin diğer para birimlerine karşı değerlenmesi, enflasyon ile mücadele ile kararlılık, not artırımları gibi nedenlerle yabancı sermayenin bu tür finansal işlemler riskine girip döviz getirip faize ve diğer enstrümanlara yatırım yapması döviz genişlemesini sağlamaktadır. Bunun sonucu olarak Merkez bankası rezervlerinde döviz artışı olarak görülmektedir. Türkiye’de enflasyon artışı devam ettiği sürece faizlerin cazibesi bu tür işlemlerin devamını sağlayacaktır. Türk Lirası ticari kredilerindeki faiz oranına kıyasla döviz kredi faiz oranı ve kur riski daha cazip geldiği için finansman ihtiyacı olan şirketler döviz cinsi ticari kredilerde artışlarını devam ettirmektedirler. Bilhassa Kamu bankalarındaki döviz-kredi talep artış hızı yükselmektedir.

    Merkez bankasının bankacılık sektörüne yönelik yabancı para kredi büyümesine ilişkin yeni bir tedbir olarak yabancı para kredilerine aylık yüzde 2 büyüme sınırı getirerek bu sınırı aşan kredi tutarı kadar Türk Lirası cinsinden zorunlu karşılığın 1 yıl boyunca bloke olarak tesis edilmesine karar verildi. Şirketlerin döviz kredisi kullanabilmeleri için de sınırlamalar bulunmaktadır. Kredi bakiyesi 15 milyon ABD doları ve üzeri olan şirketlerin döviz gelirine bakılmaksızın döviz kredisi kullanmasına imkân sağlanmıştır. Bilindiği üzere bankalar, sigorta şirketleri, finansal kiralama şirketleri, finansman ve faktoring şirketleri, kamu kurum ve kuruluşları döviz kredisi alabilmektedirler. Bunun yanında son 3 yıl içinde döviz geliri olmayan şirketler de belgelemeleri koşuluyla muhtemel döviz gelirleri toplamını geçemeyecek tutarda döviz kredisi kullanabilirler. Enflasyon ile mücadele kararlığında olan bir yönetim ileri aylarda bu sınırlamalarda güncellemelere gidebilir, ayriyeten işlemcilerin bunu göz ardı etmemesi gerekir.

    İçerde döviz ticari kredi talebi, dışardan gelen döviz ile şimdilik döviz arz talep dengesi karşılanmaktadır. Her iki işlemi yapanlar kur riskini bilerek yoğunluklarını artırmaktadırlar.

    Dövizin son aylarda stabil kalması cari işlemler dengesindeki iyileştirmede sorun olmaya başladı. Tüketim malı ithalatı artışı bunun en baş sebebi olmaktadır ve sıcak para niteliğindeki ve kısa vadeli olan özellikle hedge fonlar ile gelen spekülatif portföy yatırımları, cari açık sorunu yaşayan Ülkemiz için ileri aylarda bir sorun teşkil edebilir.

   Yurt dışında yerleşik kişilerin 17 Mayıs haftasında net 1 milyar 339 milyon ABD dolarlık Devlet iç borçlanma senedi ve 43.2 milyon dolarlık Şirket borçlanma senedi alımı yaparak, DİBS stoklarını 6 milyar 796 milyon dolara, şirket borçlanma senetleri stoklarını ise 229,6 milyon dolara yükselttiler.

  Son 2 aydaki DİBS alımları 5 milyar 887 milyon dolar ile 2013 yılından günümüze en güçlü yabancı alım işlemi oldu.

   Bankalardaki yurtiçi yerleşik kişi ve tüzel kişiliklerin toplam yabancı para mevduatları toplamı bu hafta 204,269 milyar dolardan 203,583 milyar dolara gerilemiştir. Tüm bankalar toplam mevduatlarında ise 16.111.815.618 TL’den 16.486.498.877 TL ye artış olmuştur.

   TCMB yeni bir kararla kısa vadeli TL mevduat için zorunlu karşılık oranını yüzde 8’den yüzde 12’ye çıkardı, uzun vadeli mevduat için ise zorunlu karşılık oranını sıfırdan yüzde 8’e çıkardı. Kısa vadeli   KKM’de zorunlu karşılık oranı yüzde 25’ten yüzde 33’e, uzun vadeli KKM’de ise yüzde 10’dan yüzde 22’ye yükseldi.

Hayırlı haftalar dilerim…