CAHİT IRGAT

Sanatçı Metin Eloğlu, Cahit Irgat’ın daha “Cahit Saffet” olduğu dönemde soyadının “Mutlu” olduğunu ancak Irgat’ın bu soyadını değiştirerek ille de “Irgat” olmasını istediğini tutturduğunu söyler. Eloğlu, Irgat’a bunun nedenini sorduğunda: “Kişi yalan söylememeli, soyadıyla bile,” dediğini, “Irgat” soyadını kimlik belgesine de yazdırmak için “usûlen” açılan davada da tanıklık ettiğini ve yargıcın “bu kişiyi Irgat olarak mı tanırsınız?” sorusuna “evet” dediğini belirtir.  

Tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen, yazar ve ozan Cahit Irgat  Edirne Öğretmen Okulunda bir süre okumuş, ardından girdiği Ankara Devlet Konservatuvarı’nın ise son sınıfından düşünceleri nedeniyle  atılmış, uzun yıllar tiyatro ile uğraşmış, tiyatro ve sinema filmleri yönetmiş, şiirler yazmıştır.  

Bu Şehrin Çocukları, Rüzgârlarım Konuşuyor, Ortalık, Irgatın Türküsü adlı şiir kitapları, Geri Dönemezsin, İnsan Kafesi adlı iki romanı ve Çok Yaşasın Ölüler adlı anı kitabı olan Cahit Irgat yüz elliye yakın da sinema filminde oynamıştır.  

Konservatuvardan atıldıktan sonra Paris’e giden Irgat’ın ilk şiiri “Bu Akşam da” Cahit Saffet imzasıyla 1 Nisan 1935 tarihinde Varlık dergisinin 42. sayısında çıkmıştır.  

Daha sonra Servet-i fünûn, Uyanış, Gündüz, Yücel, Ses, Pınar, Yığın, Yürüyüş, Ant, Yaprak adlı dergilerde yayımladığı şiirleri ile yazın dünyasında tanınmış, aralarında Nurullah Ataç’ın da olduğu birçok eleştirmence övülmüştür.  

Küçük yaşlarda hem yazın hem de tiyatroya merak saran Cahit Irgat, önce yazına yönelmiş, okul temsillerinde oynarken yazar ve öğrenci müfettişi Reşat Nuri Güntekin ve resim öğretmeni heykeltraş Ratip Âşir’in önerisiyle oyunculuğa yönlendirilmiştir. Irgat, o günlerde Edirne’ye gelen Raşit Rıza Tiyatrosu’na başvurmuş ve Raşit Rıza tarafından çok sevilmişse de önce okulunu bitirmesi istenmiş, aynı günlerde mektup yazdığı, tiyatrocu Muhsin Ertuğrul’dan da aynı yanıtı almıştır.  

1948 yılında, Fransız hükümetinden aldığı bursla Paris’e gitmiş, Charles Dullin’in tiyatro kurslarına katılmış, zamanının birçok tanınmış kadın ve erkek oyuncuları, ozanlarıyla tanışmış, Comedie Française ve Gaite Montparnasse tiyatrolarında figüranlık yapmış ve kırk beşe yakın büyük oyunu izlemiştir.   

1949’da İstanbul’a gelmişse yeniden Paris’e dönmeye niyetlidir. Ama “Rüzgârlarım Konuşuyor” kitabı için koğuşturma açılmıştır ve gelişinin on altıncı gününde hakkında takibat başlamıştır. Bir buçuk yıl süren dava sonunda iki ay hapis cezası alır ve Paris’e dönmekten cayarak Doçent Mina Urgan ile evlenir.  

Yaşamı boyunca alkole düşkünlüğü olan Cahit Irgat, 1959’da ciddi bir depresyon geçirir,  yazdığı iki oyunu ve yüzlerce şiirini yırtar, insanlara küser, yakın dostları Orhan Veli Kanık, Sait Faik Abasıyanık, Cahit Sıtkı Tarancı’nın ölümlerini görür.   

Mina Urgan’dan ayrılan Cahit Irgat, Cahide Sonku ile tanışır, birlikte tiyatro açarlar. Irgat, Cahide Sonku’yla birlikte Mecidiyeköy‘de bir gecekonduda zorluklarla boğuşarak birlikte yaşamakta ve içkiden uzak kalamamaktadırlar. Ekonomik sıkıntılardan Mecidiyeköy Pazarında balık satmaya başlar. İnsanlar Irgat‘ın film çevirdiğini sanırlar. Cahit Irgat’ın tiyatro serüveni Dormen Tiyatrosu’nda Yaygara 70 müzikali sırasında Ankara’da sona erer.  

5 Haziran 1971’de yitirdiğimiz Cahit Irgat, yaşadığı dönemde, güçlü şiirleri, beğenilen romanları, tiyatro, sinema oyunculuğu, tiyatro birikimi, sanatçı dünyası ile ilişkileri ile sanat (yazın, tiyatro, sinema) tarihimizde önemli bir yer sahibidir.  

Günümüzde adı unutulmaya yüz tutsa da gelecek kuşakların bilmesi, anlaması, okuması gereken, sanat tarihimizde iz bırakmış çok önemli bir sanatçıyı rahmet ve saygıyla anıyorum.