Her insanın bir ufku vardır. Bu ufuk; “geniş ufuklu, dar ufuklu, ufku açık, ufku kapalı, ufuk çizgisi, ufku yakalamak, ufukta görünmek, aydınlık ufuklar, karanlık ufuklar, ufuk sahibi, ufku zengin “şeklindeki kullanımlarda karşımıza çıkar.
Benim “ufuk” kelimesi ile ifade etmeye çalıştığım kavramı, “anlayış, kavrayış, düşünce gücü, görüş” gibi mecazî anlamlı kelimelerle anlatmak konuyu basite indirgemek şeklinde anlaşılabilir.
Derdimiz, Türk toplumuna “ufuk çizgisi” ni aşacak ileri ve gerçekleşebilir hedefleri olması gereğini ve bizim buna olan inancımızı okuyucularımızla paylaşmaktır.
“Ufuk” üzerine söylenmiş sözler, insanların ufku nispetinde yaşayacağını ve ayı zamanda ufukları ölçüsünde güç sahibi olabileceğini gösterir.
Necip Fazıl:
“Bir ufuk ki, ne Mecnun varabildi, ne Ferhad;
Bir ufuk ki, ilahî sırrı bekleyen serhad”
Mısralarında hedeflenen “manevî ufuk” tan bahseder ve o ufka ulaşmanın çok da kolay olmadığını anlatır.
N. Kemal: “Ufuk, aynı umut gibidir. Sen hep yaklaşıyorum sanarak gidersin, o hep senin ilerlediğin kadar uzaklaşır.” sözleriyle, insanoğlunun ümitsizliğe düşmemesi ve hedeflerinden kopmaması için sürekli ilerlemesi gerektiğini, durması halinde ümit ve hayallerinden daha da uzaklaşacağını veciz bir şekilde ifade ediyor.
Şair Ahmet Erhan da; karamsarlığını ümitsizliğini anlatırken, “yaşamın ufuk çizgisindeyim, ölümle dirimin birleştiği bir kör noktada.” diyerek, ufuk çizgisinin “dirim”, ondan uzaklaşmanın “ölüm” olacağına dikkat çekiyor.
Birleştikleri ortak nokta; ufuk sahibi olmanın, ufuktan kopmamanın, ufka varmak için sürekli bir yürüyüş halinde olmanın insanlarda yeni umutlar yeşerttiği şeklindedir.
İnsanların sahip oldukları ufuklarının kalitesi-niteliği ve o ufka varmak için göstereceği irade gücü, onların yaşam gücünün ve başarısının da bir göstergesi olmaktadır.
Gelecekle ilgili güzel hedefler belirleyip, gerçekçi hayaller kurarak, gücünüzü yürüyeceğiniz bu yolda yoğunlaştırırsanız, önünüze çıkacak engelleri aşmakta kendinizde güç-kuvvet bulacaksınız, demektir.
Öğrenim hayatımızdaki hedeflerimizden başlayarak iş ve aile hayatımızdaki beklentilerimiz ve bu doğrultudaki azim ve kararlılığımız, bireysel olarak ümitlerimizi nasıl güçlendiriyor ise, ülke geleceğimiz ile ilgili geniş, zengin ve aydınlık ufuklara ulaşma ülküsüne sahip olmamız da milletçe huzur ve mutluluğumuzun teminatı olacaktır.
Yaklaşmakta olan seçimler nedeniyle, yürütülmekte olan siyaset tarzının ve rekabet hırsının, bizi çağdaş medeniyet seviyesinin ufkunu yakalamaktan çok daha uzaklaştırdığının farkında değiliz.
Gerek kullanılan dil, gerekse mevki ve mevzi kazanma amaçlı gözü dönmüşlük hali, Türkiye’nin ileri atılımlarının önündeki en büyük engel olarak durmaktadır.
Geleceğin güçlü ve büyük devletini kuracak kadroları iş başına getirecek olan meşru yol, bütün eksik ve aksaklıklarına rağmen, önümüze gelecek sandıktan geçiyorsa, toplum olarak bizim de, mümkün olduğu kadar kişisel gailelerimizi bir tarafa bırakarak, Sezai Karakoç’un ifadesiyle:
“Bu ufuk ağaracak, bu gök aydınlanacak ve bu putlar kırılacak.”
Diyerek kararlılığımızı ortaya koymamız gereken günlerden geçtiğimizi unutmamalıyız.
Girmekte olduğumuz 2023 yılının, insanlık âleminin barışına ve huzuruna vesile olmasını ve Türk milletini de, birlik ve kardeşliğini güçlendirerek, zorlukları geride bırakacağı aydınlık ufuklara ulaştırmasını Yüce Mevlâ’dan diliyorum.