BİR GARİP BEDO

GAKGOMA Bİ GAZOZ!

Bugünler de Elazığ’da ki bir reklam çok ilgimi çekti ve döne döne izledim. Şehrimizde ki bir gazoz firmasının reklamı gerçekten çok güzel olmuş özellikle ismi de tam bizlik! ‘’Harput Konağı Gazozu’’ İçme de yanında yat, ya da al gazozu koy karşına izle, hayallere dal seni geçmişe Harput’un derinliklerine götürsün! Kim akıl etmişse tebrik ederim. Böyle markalar şehrimizde doğunca gurur duyim. Daha öncede yine bir kahve markasının temelleri şehrimiz de atılmış ve bir dünya markası olmuştu. Şehir olarak bu insanlara tam destek vermek zorundayız. Hiçbir şey yapamasak da en azından Elazığlı olarak bu markaları tercih edip tüketerek katkıda bulunabiliriz. Paramız memleketimizde kalır.

Akıl vermiş gibi olmayayım ama birazda ben reklama katkıda bulunayım. Mesela şişelerin üstüne mahalli oyunlarımızın ve türkülerimizin isimlerini de ekleyebiliriz. Nasıl mı? Hüseynik, Mamoş, Nure, Hafo, Güllüm...

Ayriyeten mahalli oyunlarımızın adları; pisik, leblebici, hallo dayı...

Folklorümüze de; çaydaçıra, büyük cevizin dibi, dik halay, ağır halay…

Bunlar daha da çoğaltılabiliriz ben sadece şahsi fikirlerimi sundum. Tabi ki en iyiyi yine firma sahipleri ve reklamcılar bilir.

Laf gazozdan açılmışken birazda eskilere gidip mahalli gazozlara olan ilginin tavan yaptığı günlerden bahsedeyim. İlk okuldayken (1971) babam 1 lira harçlık verirdi. Teki yirmi beş kuruştan iki simit ve yine teki 50 kuruş olan bir gazoz alırdık. Yerli gazozlar tercihimizdi. Tahta kasalar da ki gazozları alıp önümüze koyup açim açim oynamak çok zevkliydi. Kapaklarını biriktirip oynamak şişeleri bakkala geri götürüp şişe parasını geri almakta bizim için bir gelir kaynağıydı. Gazozun hayrına buz satanlar da para kazanırlardı. Yazın sıcaklığında kalıp kalıp alınan buzlar büyük bir sitile konup gazozlarda buzların arasına konunca hem buz satanlar hem de sokakta gezerek gazoz satanlar da para kazanırlardı. Yani anlayacağınız o günkü mahalli şartlar da gazoz büyük bir sektördü. Birçok insan için gelir kaynağıydı. İlerki yıllarda da gazozun saltanatı epeyi devam etti.

Gazoz Yeşilçam filmlerinin de vazgeçilmezlerindendi.      

Yeşilçam filmlerinden aklımızda kalan en önemli sahnelerden biride Nuri Alço’nun ilaçlı gazozlarıydı. Çok iyi niyetle susuzluğu gidermesi için ikram edilip içirilen gazozların bazılarının başına onarılması imkânsız yaraları açması da gazozun tarihçesi arasında yer almaktadır. Artık günümüzde gazoz o filmlerde ki gibi bayıltan değil de ayıltan bir içecek olarak anılmakta ve ilgi görmekte. Her zaman insanlara para kazandırmaya da devam edecektir. Bu tatlı kardan şehrimize düşeni almakta elbette ki Elazığlı girişimcilerin çabalarıyla ve cesaretleriyle olacaktır. Hiç ama hiç tanımadığım Harput Konağı gazozu sahiplerini kutlar hayırlı işler dilerim. Artık gazoz içerken korkmadan gönül rahatlığıyla içebilirim. Ne de olsa yerli malı!

***  ***  ***

KOFİK

Öğrencilik yıllarım da hocalarımdan biri başı gözü sarılı bir vaziyette okula gelince o zamanın erçel talebelerinden olan bizlerde, ‘’Hocam ne oldu?’’ diye takılınca öğretmenimiz ‘’Gençler düştüm’’ filan deyip geçiştirmişti. Tabi olayın aslını kısa bir araştırmadan sonra öğrenmiştik. Daha ne yapmışsa mahallesinde ki kadınlar bunu araya alıp bir güzel yumuşatmışlardı.

Bunu niye mi yazdım? Eğer bugünler de beni de başı gözü sarılı görürsez bilin ki bayanlardan dayak yemişimdir. Sebebine gelince malum Ağustos-Eylül ‘’Kofik’’ zamanıdır. Sokaklar da gezerken, balkonlar da duvarlar da ağaç üstlerinde hatta birçok yerde sarı yeşil kofikleri görürsünüz. Yerli sebze çıkınca mevsimi de olunca bayrak gibi kofikler boy göstermeye başladı. Bunu fırsat bilen ben de iki senedir bu kofiklerin fotoğraflarını çekip, bir kofik albümü oluşturmaya çalişim. Epeyi de fotoğraflarım oldu. İşte dayak yersem başım gözüm sarılı gezersem diye bunları saklarım. Köşe yazımdan dolayı babalardan, dayılardan ve ağalardan filan dayak yediğimi sanmayasınız kesin kofik fotoğrafı çekerken beni yanlış anlayan bayanlardan dayak yemişimdir! Niye bizim balkonun, bahçenin, duvarın, ağaçların üstünde ki kofiklerin resmini çekisin diye kızan bayanlardan takunya ve oklavayla dayak yemişimdir. Ne pahasına olursa olsun en ilginç kofik fotoğraflarından oluşan albümümü tamamlayacağım ve sizlerle paylaşacağım. Desteklerinizi beklim. İlginç yerlerde ilginç kofik fotoğrafları çekerseniz bana gönderin. Albümüme katkınız olsun. Aman dikkat dayak yemiyesiz!

HAFTANIN FOTOĞRAFI: