SPOR VE SİYASET
Bugünlerde konu tribünler ve protestolar olunca şöyle hafızamı bir yoklayıp geçmişe yolculuk yapayım dedim. Futbolla tanışmam maçlara gidip tribünlerden maç seyretmem 1975’den sonra başladı. Önce meşin yuvarlağın peşinden koşma, ardından dönemin futbol yıldızlarına olan hayranlıklarımız. Yerli yabancı farketmidi…
Yeter ki iyi topçu olsun! Birbirimize yıldız futbolcuların isimlerini takardık. Nerde boş bir alan bulsak oluşturduğumuz mahalle takımlarımızla mahalleler arası maçlar yapardık. Okul takımlarına girmek bizim için büyük başarıydı. İlerleyen yıllarda futbola olan ilgimizden dolayı statlarda maç izlemeye gidip, tuttuğumuz takımların lehine tezahüratlar yapmaya başladık. Aklımda kalan en önemli iki tezahürattan biri ‘’Ya ya ya şa şa şa bizim takım çok yaşa” diğeri ise ‘’Domatesin çekirdeği kırmızı kırmızı bizim takım sahaların yıldızı yıldızı” Bir de her başarılı hareketin ve gollerin ardından yerimizden fırlayıp alkışlamak gol diye bağırmak…
Yaş ilerledikçe biraz fanatikleşince statlarda taraftar gruplarından ve büyüklerimizden öğrendiğimiz marşları, türküleri, argo deyimleri de bağırmaya başladık. Hakemlere rakip takım oyuncularına yöneticilere aleyhte ya da lehte ağzımıza gelen her şeyi söylidik. Söylediklerimiz o an ki ruh halimize bağlı olarak amigoların da yönlendirmesiyle oluşan şeylerdi. Bir de tribünlerin uluslararası boyutları da vardı. İthal tezahüratlar ve şovlar. Mesela ‘Oley’ diye bağırıp ‘Meksika Dalgası’ yapardık. Daha ileriki yıllarda ise Dünya kupası maçlarında yapılan şovlar ve tezahüratlar tüm dünyada anında yayılır her ülkede bu şovlar tribünler de tekrarlanırdı.
Şimdi gelelim gençlik yıllarımızda tribünler de yapılan siyasi şovlara ve sahalara siyasetin bulaşmasına. Bunun tarihçesi çok da eski değil. Hafızamda kalan ve şahit olduğum hatta benimde içinde bulunduğum tribünler de ki spor dışı olaylar ve tezahüratlar bende o kadar yer etmiş ki hiç unutamamışım. İstiklal Marşı okunduktan sonra hemen ‘’Ya Allah Bismillah Allah u Ekber’’ derdik. Elazığlıyız ya nerde Elazığ maçı seyretsek ‘’Başbakan Ağar Başbakan Ağar’’ diye bağırırdık. Kendi sahamızda oynadığımız futbol maçlarında ise mahalli idarecilerle ilgili tezahüratlar yapıp takıma sahip çıkan Belediye Başkanları’nın lehine bağırırdık mesela Hamza Yanılmaz ve Süleyman Selmanoğlu için çok tezahürat yapmışızdır. Selmanoğlu’na ‘’Muhteşem Süleyman’’ diye çok bağırmışız. Birde aleyhlerinde bağırdığımız insanlar da olmuştur. Takım kötüyse sahip çıkılmamışsa Vekillere Valilere Belediye Başkanları’na ‘’İstifa istifa’’ ve ‘’Dışarı dışarı’’ diye de bağırmışızdır. ‘’Yönetim uyuma takıma sahip çık’’ diyerek yöneticileri de bağırarak istifaya davet etmişizdir. Alın size çok önemli birkaç tezahürat daha ‘’Emniyet dışarı Emniyet dışarı’’ ve ‘’En büyük Asker bizim Asker…’’
Peki bunlar nasıl mı yapilidi? Tabii ki amigolar ve tribün liderlerinin organize edip yönlendirmesiyle yapılan şeylerdi. El altından birileri de bu olayları organize edebililerdi…
Mesela o anki başkanı istemeyen yerinde gözü olan kişi takımın kötü zamanında harekete geçerek bu tür organizeler yapabilidi. Siyasilerde binlerce insanın bir araya geldiği statlarda oy devşirmenin peşindelerdi. Buralar siyasiler için en uygun yerlerdi. İşin daha ileri boyutları da olmuştur. Tıpkı bugünkü gibi o zaman da tribünlerde “Hükümet istifa hükümet istifa” diye bağırmalar olmuştu. Spora siyasetin bulaşması elbette hoş bir olay değil ama yıllardır sporla siyaset iç içe. Onun içindir ki sporda özellikle de futbolda halen yerimizde sayik ve bir türlü Edirne’den öteye gidemik!
***
HALEN DAHA TEDİRGİNİZ!
TV kumandasını elime alıp kanal kanal dolaşim, karşıma her kanal da bir deprem uzmanı çıki...
Bingöl, İstanbul, İzmir ve daha birçok yer bugün, yarın ya da üç vakte kadar yıkılacak büyük hasarlar olacak sözü…
Onlar konuştukça özellikle deprem bölgelerin de yaşayan ben ve benim gibilerin kalbi kırılıp, ruhların da tedirginlik ve korku olişi! Doğrudur elbette ki uzmanların tahminleri yerindedir, tedbir alınması için uyarılar yapılmalıdır. Fakat tüm uzmanlar kanalları dolaşıp, her gece ayni şeyleri anlati!
Diyim ki bunun sayısını azaltsanız, aradan biraz zaman geçse ve bizde bu arada kendimizi biraz toparlasak, üzerimizdeki tedirginliği atsak nasıl olur? Hele bir kendimize gelsek yatabilsek söz her akşam oturup sizleri seyredeceğiz! TV kanalları da bu arada ekranlara bol bol psikolog ve inşaat uzmanları çıkarsa daha iyi olur. En çok onlara ihtiyaç duyik!
HAFTANIN FOTOĞRAFI: