BİR GARİP BEDO

HARPUT'TA BİR KÖY DÜĞÜNÜ... 

Harput’un hiç gitmediğim köylerinden biri olan Kurtdere’ye düğüne davet edilince ekip olarak yollara düşüp zor bela Kurtdere köyüne vardık. Uzun zamandır köy düğünlerine gitmeyince ayağıma gelen bu köy düğünü fırsatını kaçıramazdım. Bir köşeye oturup masamıza gelen çiğköfte kavun karpuz üzüm ikramlarını yiyip çaylarımızı içerek mahalli oyunlarımızı oynayanları izlemeye başladık. Ben bir yandan düğünü izlerken bir yandan da kafamda yazımı yazidim. Üç tane olay çok ilgimi çekti.

Birinci olay, ‘’Davulcu parası" teriminin neden kullanıldığıydı onu keşfettim. Oynayanlara takılan ve serpilen paralar yere düşünce tozun toprağın için de oynayanların ayaklarının altın da kalınca yerden toplanan paralar avuç avuç toplanıp buruşunca da davulcu parası olimiş.

İkinci olay ise en çok merak ettiğim olaydı. Yıllardır bir çoğumuzun şikâyet ettiği düğünlerde başka yörelerinin oyunlarının oynanması olayıydı. Nihayet bir düğün de tamamen Elazığ oyunlarını seyrettik. Baştan sona Elazığ oyunları. Kesinlikle araya yabancı bir oyun girmedi. Yer Harput’un bir köyü olunca olması gereken de buydu. Bundan dolayı bu köyümüzün ileri gelenlerini ve davetlileri tebrik ederim. Ağız tadıyla Elazığ folklorunu doya doya seyrettik ve usta folklorcuların da düğün de olmasıyla gayet nizami, düzgün usulüne uygun bir folklor ziyafeti oldu.

Gelelim gecenin üçüncü olayına…

Önce sanatçımız Ömer Çapar’ı ve düğün sahiplerini öncelikle bir kutluyayım. Yıllardır yazmaktan yorulduğumuz ve bir hastalık olan düğünlerde silah sıkma olayı bir türlü sona ermiyor. Bu düğünde de ufaktan birileri silah sıkmaya teşebbüs edince türkülerini seslendiren ve düğünü coşturan Ömer Çapar hemen tavrını koyup tatlı bir dille uyarısını yaptı. ‘’Bakın beyler; ben buraya bu güzel gecede sizi ve düğünü coşturmaya geldim. Türkülerimi söyleyip beraber eğleneceğiz. Bakın düğünü damlarda seyreden bacılarımız ve ortada gezen çağa çoluklar var. Güzel gecemiz de bir kaza olmasın, gece hepimize zehir olmasın. Lütfen silah sıkmayın’’ diyerek hatta ve hatta bir adım daha ileri giderek, ‘’Ya ben ya silah’’ ikazında bulundu. ‘’Sıkarsanız bırakır giderim’’ çağrısında bulunan sanatçımız Ömer Çapar son olarak gençlere, ‘’Silah sıkmayı bırakın mikrofonu tutam beraber ya da tek tek siz türkü söyleyin’’ dedi. Sanatçımız Ömer Çapar’ın uyarıları anında tesirini gösterdi. Demek ki ikazlar ve konuşmalar yapınca baya faydası olimiş. Yetkililerin yapamadığını düğün de Ömer Çapar bir sanatçı olarak ve yanına düğün sahiplerini de alarak başardı. Ömer Çapar’ı bu başarısından dolayı kutlarım. Yalnız sanatçımız gittikten sonra bu lanet alışkanlık bir müddet daha seyrek olarak devam etti. Yani bazıları kolay kolay bu silah sıkma hastalığından kurtulami. Allah yardım ede bize.

Gecenin finali…

Ekibimiz de yer alan mahalli oyunlarımızın ustası Cahit Can Gakgomun etrafında dolaşanlar çoğalmaya başlayınca içimden ahan da Cahit Gakgoyu pisik için sahneye çıkaracaklar dedim. Zaten Harput’taki bir düğün de pisik ve leblebici oynanmasa olur mu? Dikkatimi çeken bir şey ise bazılarının elinde ki su şişeleri oldu. Hani o bazı ağır eleştiriler de pisik oynanırken Cahit Gakgo mahsus ve bilerek kendisi su fışkırtı denilidi ya. İşte durum hiç de öyle değilmiş. Buna bizzat şahit oldum. İzleyiciler bilerek ve isteyerek suyu içirip kendilerine fışkırtması için Cahit Gakgoya bulaşılerdi. Gakgo da istenileni yapidi. Leblebiciyi oynarken de halburu parayla dolduran Cahit Gakgo çalgıcılara bayram ettirdi. Ağzan kolan ve ayaklaran sağlık Cahit abem.

Pisikle leblebici de oynandıktan sonra, çarığımıza bakıp ufaktan dönüş yoluna düştük. Dönüşte Gülmez tepesinin oradan harika şehir manzarasını seyredip fotoğraf çekip Kurtdere’deki düğün gecesini noktaladık. Emeği geçenlere teşekkür ederiz hayırlı olsun…

HAFTANIN FOTOĞRAFI: