BİR GARİP BEDO

KENT PALAS
Bugünler de canım çok sıkıli. Hayatımda hiç bir hareketlilik yok. Bu durumdan kurtulmak için çeşitli yollar ararken aklıma kent konseyi gibi bir şey kurma fikri geldi. İşe konseydekileri belirlemekle başlıyacam. Mesela şehrin en iyi aşçılarını, çaycılarını, tatlıcılarını bulup konseye alacam. Zira boş zamanımız çok olacak yiyip içip gezeceğiz.  Bunun için meslek erbaplarının kesinlikle yanımız da olması lazım. Bi hafta çiğköfte partisi, bir hafta tel kebabı günü, bi hafta güveç, bi hafta peynirli ekmek günü öylece takılırız. Suları soğuk ürünleri meşhur köyleri ilçeleri tespit edip mevsimine göre topluca kiraz, üzüm, kavun, karpuz, dut yemeye gideriz. Gittiğimiz yerlerin ileri gelenlerine de haber yollarız gardaş biz gelik gerekli hazırlıkları yapın deriz. Şehrin içinde de ara sıra kulislere takılırız. O festival senin bu festival benim takılıp alkış çalar hatipliği kuvvetli olanlara da nutuk attırırız. Zaten kent konseyi gibiyiz ya havamızdan da geçilmez.  Önce bir iki ay tebrikleri kabul ederiz son bir iki ay da veda ziyaretlerine çıkarız. Kalan zaman da çok boşluk olursa ÇAY DEMLER İÇERİZ. Kent konseyine benzer bir bişe oluşturacağız ya pişti olmamak için adını farklı yaparız. Mesela KENT PALAS nasıl. Otel ismi gibi oldu ama zaten orda da yatıl mi gardaş ha kent konseyi ha kent palas.
*****        *****      *****
ÇOK ÖZÜR DİLERİZ
Elazığ  hayrı seven fakir babası insanların çokça olduğu mübarek bir şehirdir. Kimlere hayır işleyeceğini çok iyi bilir. Civar illerden gelen ve şehirden dilenciliği meslek edinmiş kişileri çok iyi tanır ve ona göre davranır. Saf, mazlum, deli dolu insanları bağrına basıp kendisinden bir parça gibi görüp sıkça karşılaştıkları bu insanlara karınca kararınca yardım eder. Esnafı her sabah iş yerini açarken muhakkak gerçek garibanın cebine harçlığı koyar. Zaten mesleği dilencilik olmayan bu tür garibanlar da gidip el açıp dilenmez. Kendini gösterdiği zaman kesin bir harçlık alacağını bilip ona göre hareket eder. 
Belediyelerin önemli görevlerinden biride şehri özellikle cuma günleri şehri işgal eden  dilenciliği meslek edinmiş kişileri toparlayıp duygu İstismarının önüne geçmektir. Bunu yapmadıkları zaman dilencilerden bıkan halkın tepkisini alırlar. Yine böyle bir görev icra ederlerken  yanlışlılar Baskilli Arif Dayı da göz altına alınır. Üzerinde ki paralar sayılır fotoğrafları servis edilir. Şimdi suç kim de. Onun dilenci olmadığını bilemeyen zabıtada mı yoksa Arif Dayı’da mı. Bence ikisinin de suçu yok sadece acı bir tesadüf. Neyse ki gerçek sonradan anlaşılır ve iş tatlıya bağlanır. Şehrimiz üç büyük depremi ucuz atlatınca halk ne demişti bilisiz " Bu şehir delisine, velisine ve fakirine sahip çıktığı için ayakta kaldı. Cenabı Allah bu şehri korudu".
*****        *****      *****

ZULÜM AYI
Takvimi önünüze koyup şöyle bir ayları incelesez. Bazı aylar önem arz eder. Mesela Ocak yeni yılın başlangıcı, Şubat sevgililer ayı, Mart vergi ayı, Eylül hazan, bir de ramazan da o sene hangi aya denk gelmişse. Önem arz eden ayların içerisin de bir ay daha var ki o da sanki zulüm ayı. hangisi mi? Hangisi olacak işte meşhur düğün, nişan, kına, sünnet ayı temmuz. Yav sanki başka ay yok her şeyi temmuz ayına sıkıştırmışsınız .Bu telaş acele niye gardaş. Yayın bunu yaz aylarının tamamına. Bırak misiz ki nefes alak. Birini elin de davetiyeyle görsek zannedik icra kağıdı. Bakın işte bunu ben demim hah diyi. Hem de düğün  davetiyesini dağıtan arkadaş,  ben icra dairesinden gelim diye espiri katarak diyi. Kim olduğu bende kalksın. Diyeceğim o ki temmuz ayın da artık geceleri evi görmez olduk. Akşam 7 de düğüne gece 11 de eve yatmaya. Hepsi de ardı ardına gelince maaşta eve kavuş mi. En az bir gram altın taksan gitti mi 2500 TL. Varın gerisini siz hesaplayın. Hâlbuki ki düğünleri aylara yaysak biraz nefes alırız değil mi?
HAFTANIN FOTOĞRAFI

Elâzığ’ın efsane avcıları 1960’lar.
Fotoğraf: Taha Yasin Demiray
Kaynak: Harput Yollarında