BİR GARİP BEDO

“ANDAÇ” SİNEMA FİLMİ ELAZIĞ’DA ÇEKİLİ

Alışmışız ya hep güldüren usta sanatçımız Abdullah Şekeroğlu’na…

İşte onun için üzerinde ki kanlı gömlekle görünce baya bir şaşırdım, ‘’Usta bu ne hal, kavga mı ettin?’’ dedim. Olabilir yani bu aralar Elazığ’da herkes birbiriyle kavga edi ya! Hatta bu akıma hanımlarda katılmaya başladılar ya! Ben de bunları görüp, duyunca her şeyden huy kapar oldum. Abdullah ustayı da kanlı gömlekle görünce acaba dedim usta İstanbul’dan kalkıp Elazığ’a kavga etmeye mi geldi? Yerinde mi yaşamak istedi? Neyse biraz konuşunca yıllardır hayalini kurduğu ve ölmeden bu memleketime bir eser bırakacağım dediği iş için geldiğini anlattı. O eserde bir sinema filmi ve adı da ANDAÇ…

Bu olayı çok önceden bize anlatmıştı, yani haberdardık.

Neyse işte, Milli maçları seven kaçırmayan biri olmama rağmen İtalya milli maçını bile izlemeden kalktım patron Ekrem Katı ile beraber gecenin bir vaktinde Aşağı Hoh (Dede Yolu) köyüne gittim. Ne alaka demiyesiz çünkü Andaç filminin bazı sahneleri orada çekildiği için oraya gittik. Yalan yok, hayatımda bir ilki daha yaşadım. Elazığ’da bir film çekimini ve usta sanatçıları da dünya gözüyle gördüm ya artık gözü açık gitmem. Bu arada kulis yazarı Yücel Çakmak’ta İstanbul’dan sürekli mesaj atıp, resimler paylaşıp ‘’Bedo artist oldu’’ deyip durarak meraktan çatladı onu da belirteyim. Filmin yapımcısı Melahat Öncel Şekeroğlu Yenge ve Abdullah Şekeroğlu ustayla keyifli bir muhabbet, artistlerle, film çekim ekibiyle tanışma ve muhabbet, sahnelerin çekimini izleme filan derken gece yarısını bulduk.

Tabi ben durur muyum?

Ufaktan Şekeroğlu’na yanaştım ve sormaya başladım, ‘’Usta hayalin gerçekleşi, Elazığ için büyük bir tanıtım olacak çünkü şehrin tanıtımı açısından bu film çok önemli Palu’da, Cip’te, Salkaya’da, Elazığ merkezin de ve Harput’ta hatta birçok yerde filan sahneleri çekisiz. Bunlar hep tanıtım demek. Peki bunları yaparken şehrin ileri gelenlerinin, kuruşlarının zenginlerinin bakışı tutumu nasıl?’’ diyerek tek ve en önemli sorumu sordum.

Bir dokun bin ah işit derler ya durum aynen o!

Hava da kalan sözler, umursamaz tavırlar gibi birçok durum hakkında bilgi sahibi oldum.

‘’Yav bir Allah’ın kulu da mı sesini çıkarmadı’’ dedim.

Aslın da çok şey tahmin edim ama hele biraz daha bekliyek görek.

Belki birileri bir şeyler yapar, bari onlara engel olmuyak!

Filmin çekimleri bitsin ondan sonra perde arkasını konuşuruz.

Fazla kurcalamadan buradan seslenim; Ey mangal da kül bırakmayanlar seçimden seçime esip gürleyenler nerdesiz? Hele bi ses verin, hele bi ortaya çıkın görek. Bakın memleketin çocuğu onlarca insanla gelmiş şehrimizde harika bir film çeki. HAHIN sanatçısına türkücüsüne gözü kapalı milyonları verip hatıra fotoğrafı çektirenler memleketin sanatçısına sahip çıkın elinden tutun.

Elazığlıların da bu saatten sonra yapabileceği tek şey var o da filim tamamlanıp vizyona girdikten sonra ilk fırsatta gidip filmi izlemeleri ve seyirci rekoru kırılması için ellerinden gelen her şeyi yapmaları.

YAŞ GÜNÜ

Hayat acı tatlı tesadüflerle doludur. Mesela bugünkü yazımın gazete yayınlandığı tarih olan 10 Haziran benim için çok önemli bir tarihtir ve tatlı bir tesadüftür. 10 Haziran tarihinin önemini açıklayacak olursam. İkizim Mehmet Yücel ile bu tarih de dünyaya gelmişiz. Yine ikizim Mehmet Yücel’in ikiz çocukları Ecem ve Oğuzhan da bu tarihte doğmuşlar. Yeğenim Oğuzhan’ın kirvesi Cavit Öztürk de bu tarihte doğmuş. Gördüğünüz gibi tatlı tesadüfler hep beni bulmuş. Doğum tarihimi unutmuş olsaydım anamın belirttiği gibi kutlamak için kirazların değmesini bekleyecektim. Doğum günümü hatırlamama vesile olacak en önemli olay kirazların değmesiymiş. Bugün doğum günümüz olunca sosyal medya yoluyla birçok dostum akrabam eminim ki mesaj atarak doğum günümüzü kutlayacaktır. Bende buradan doğum günümüzü kutlayan tüm dost ve akrabalarıma sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım iyi niyet temennilerinizi birlikte yaşamak dileğiyle sevgilerimi sunarım.

 

HAFTANIN FOTOĞRAFI:

Andaç Filmi’nden bir sahne…