Türkiye’nin aktif fay hatları üzerinde bulunması, birçok bölgenin ciddi deprem riski altında olduğunu göstermektedir. Özellikle Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın (KAF) kesişim noktasında yer alan Bingöl, sismik hareketliliğin yoğun olduğu bölgelerden biridir. Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, yaptığı açıklamalarda, Bingöl’de 7.8 büyüklüğüne kadar ulaşabilecek yıkıcı bir depremin yaşanabileceğini belirtmiş ve bu bölge için acil önlemler alınması gerektiğini vurgulamıştır.
Bingöl ve Çevresinin Sismik Riskleri
Bingöl, Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın birleştiği Karlıova üçlü eklem bölgesinde yer almakta olup, jeolojik olarak büyük bir deprem üretme potansiyeline sahiptir. Özellikle Yedisu Fayı, uzun süredir enerji biriktiren ve kırılmamış bir segment olarak bilinmektedir. Tarihsel verilere göre, bu fayın yaklaşık 250 yılda bir büyük deprem ürettiği, en son kırılmanın 1790’lı yıllarda gerçekleştiği ve bu sürecin dolmak üzere olduğu ifade edilmektedir.
Prof. Dr. Naci Görür, Erzincan ile Bingöl Karlıova arasında yer alan Yedisu segmentinin yakın zamanda 7.4 büyüklüğünde bir deprem üretebileceğine dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra Bingöl-Göynük arasında da 7 büyüklüğünde bir depremin meydana gelebileceğini belirtmektedir. Bu tür büyük ölçekli sarsıntılar, sadece Bingöl’ü değil, Elazığ, Tunceli, Erzurum ve Malatya gibi çevre illeri de ciddi şekilde etkileyebilir.
Bingöl Depreminin Olası Etkileri
Bingöl’de meydana gelebilecek büyük bir depremin etkileri, sadece yerel düzeyde değil, bölgesel ölçekte de hissedilecektir. 2020’de Elazığ Sivrice merkezli 6.8 büyüklüğündeki depremin bile ciddi hasarlar yarattığı göz önüne alındığında, Bingöl’de beklenen daha büyük bir depremin sonuçları çok daha yıkıcı olabilir.
1. Yapısal Hasar ve Can Kaybı: Bölgedeki yapı stoğunun büyük bir kısmının eski ve depreme dayanıklı olmadığı bilinmektedir. Bu nedenle, büyük bir sarsıntı halinde yıkımların ve can kayıplarının yüksek olacağı öngörülmektedir.
2. Çevre İllere Yansımalar: Elazığ, 2020 depreminden sonra yeniden yapılanma sürecine girmiş olsa da, yeni bir büyük deprem, şehirdeki kırılmamış fayları tetikleyebilir ve ikinci bir yıkıcı depreme neden olabilir. Aynı şekilde, Malatya, Tunceli ve Erzurum gibi iller de sarsıntıdan doğrudan etkilenecektir.
3. Ekonomik Kayıplar: Deprem sonrası altyapı, ulaşım ve tarımsal üretimde meydana gelebilecek hasarlar, bölgenin ekonomik dinamiklerini olumsuz etkileyebilir. Tarım ve hayvancılığın yoğun olduğu Bingöl ve çevresinde, bu tür bir afetin ekonomik sonuçları uzun yıllar sürebilir.
Alınması Gereken Önlemler:
Bingöl’de büyük bir depremin kaçınılmaz olduğu bilimsel verilerle desteklenmektedir. Ancak bu sürece hazırlıklı olunması, can ve mal kayıplarını en aza indirebilir. Bu kapsamda:
• Riskli Yapılar Yenilenmeli: Eski ve dayanıksız yapıların kentsel dönüşüm programları ile güçlendirilmesi gerekmektedir.
• Deprem Eğitimi Yaygınlaştırılmalı: Halkın bilinçlendirilmesi, afet anında yapılması gerekenler konusunda eğitim verilmesi büyük önem taşımaktadır.
• Afet Yönetim Planları Güncellenmeli: Yerel yönetimler, olası bir depreme karşı kriz yönetimi planlarını hazır tutmalı, acil müdahale kapasitesini artırmalıdır.
• Fay Hatları Üzerinde Araştırmalar Derinleştirilmeli: Bingöl ve çevresindeki sismik hareketlilik sürekli izlenmeli, erken uyarı sistemleri geliştirilmelidir.
Sonuç:
Prof. Dr. Naci Görür’ün uyarıları dikkate alındığında, Bingöl ve çevresi için büyük bir depremin yakın olduğu görülmektedir. Bu nedenle, sadece Bingöl değil, çevre iller de olası bir depreme karşı önlem almak zorundadır. Yapısal güçlendirme çalışmaları hızlandırılmalı, deprem bilinci artırılmalı ve afet yönetimi konusunda etkin politikalar hayata geçirilmelidir. Doğa olaylarını engellemek mümkün olmasa da, bilinçli ve hazırlıklı olmak, depremin yaratacağı yıkımı en aza indirmek için en önemli adımdır.