Çocukluk yıllarımdan bugüne köy hayatını, köyde yaşamayı, vakit geçirmeyi her daim çok sevmişimdir. Bu durumdan mütevellit köy anılarımı hiçbir zaman unutamam. Hafızamın en derinlerinde hep bu anılar yer tutar. Tabi bu anıların oluşmasındaki en temel sebep ise 96 yaşında vefat eden anneannem Ruhiye Aslan’dır. Rahmet canına ninem, vefat etmeden önce bizlere çok büyük bir hazine bırakarak göçtü bu dünyadan. Masallar, türküler, inanışlar, ninniler ağıtlar... Ruhoş ninemden kültürel anlamda çok beslenmiştim. Bugün yaptığım birçok çalışmayı ona borçluyum. Ninemden nice türküler öğrenmiştim.
Bir bahar sabahı köydeyim henüz 9 veya 10 yaşlarında olmam gerek.
Anneannem Ruhiye ninem; bir türkü mırıldanıyor sessizce...
Bir yandan da kuzineli sobaya çırpı ırgalıyor...
Ateşin çıtırdamaları, çırpı sesi, kaynayan suyun köpürmesi ve de o eşsiz türkü...
Nasıl bir huzurlu an...
Aklımdan çıkmaz
Ninemin dilinden sökülen sözler şöyleydi;
‘’Bahçalar piçeklendi
Dal ardı çiçeklendi
Ağla gözlerim ağla
Ayrılık gerçeklendi
Dağlarda meşelerde
Gül suyu şişelerde
Ağla gözlerim ağla
Ben kaldım köşelerde’’
Türküsünü bitirdi ve hemen sordum; Abla bu türküyü nereden öğrendin? (Nedenini bende bilmiyorum ama ninemin çocukları ve torunları herkes ona abla derdi)
Ninem cevap verdi;
‘’Vallahi oğul bu mayayı ben anamdan öğrendim, ondan duymuştuk’’ dedi.
Anneannemin annesi Ayşe Boydak ise 1907 yılı Kuzuova Akmezra köyü doğumlu imiş.
Eserin hikayesinde bir yaşanmışlık söz konusu var; Akmezra köyünde birbirlerini seven iki genç arasında bir ayrılık yaşanıyor. Yaşanan ayrılığın vakti tam da ağaçların, bahçaların, bağların piçeklendiği döneme denk geliyor.
(Piçeklendi: Elâzığ yerel ağzında çiçeklenmek, ağaçların bahar mevsiminde diplerinden köklerinin yeşillenmesi, istenmeyen ot kavramlarını içermektedir.)
Şimdi şöyle bir düşündüğümde bakıyorum da neresinden baksanız bu türkü 100- 150 yıllık bir eser.
Çocukluk yıllarında hafızama kazınan bu eseri gün geldi, hak nasip etti sanatçı olduktan sonra derlemeye karar verdim.
Eseri derlemek için 2017 yılında ruhiye nineme tekrardan okutup bir video aldım; ardından notalama işlemleri derken, eseri TRT derleme komisyonuna teslimini sağladık...
Tabi bu derleme sırasında Prof. Dr. Ahmet Buran hocamızın da katkısı oldu; kıymetli hocamız Elâzığ yerel ağzındaki kelimeleri Türk dil kurumunca bastırmış olduğu kitabın da ‘’piçeklendi’’ kelimesini açıklaması, işimizi oldukça rahatlatmıştı.
Ardından gerekli işlemler tamamlandı ve eser TRT Türk halk müziği repertuvarına girerek ölümsüzleşti.
Çocukluğumun eseri, atalarımın bana yadigarı, mirası artık sonsuza kadar unutulmayacaktı...
Bu eseri halen her konser veya programımda mutlaka okur, seslendirmeye çalışırım.
İşte kadim Harput ve Fırat kültürünün yoğrulduğu aziz Elazığ şehrinin her bucağı, köşesinde mutlaka bir yaşanmışlık, hatıra bulunurken, bu hatıralarla ölümsüzleşen Anadolu türkülerimizi korumak en birinci vazifemdir.