‘’ASİL AZMAZ, TUZ KOKMAZ, KOKARSA YAĞ KOKAR ASLI AYRANDANDIR’’

Ne çare dostum ne çare 
Kim sahip çıkar nâ çare 
Et kokarsa tuzlarsın 
Tuz kokarsa ne çare... 

Değerli okurlar... Karakter sonradan olan veya oluşan bir şey değil... Çamurun ruhlara işlediği dünyada, asaletin sonradan ortaya çıkması biraz ‘namümkün’dür. Sürekli adam olamazsın dediği oğlu Vali olan emminin hikayesini bilmeyen yoktur. Adamlık makam, meslek ve mevki ile kazanılmıyor. Bazıları yırtsa da adam olamıyor. Asalet, asillik; bir şeyin veya konumun gerçek sahibi demektir. Bu da temelde her şeyin gerçek sahibi olan Allah'a mahsus bir durumdur. Mahlukatta ise asalet, Asil’in vekile verdiği yetki ve ikram kadardır. Asaletin zıddı yalan söyleyen, açgözlü, cimri, hal ve hareketinde edep ve ahlak yoksunu anlamında hasasettir. 

“Asil azmaz, tuz kokmaz; kokarsa yağ kokar, onun da aslı ayrandır.  
Ya da, “Katranı kaynatsan olur mu şeker 
Cinsini sevdiğim cinsine çeker.” 

Gerçeğin peşinde olabilmek, ne olursa olsun gerçeğin yanında kalmak, insanın ruhunda olan bir erdemdir ve asil olabilmenin en temel unsurlarındandır. Dilsiz şeytanın göğsüne hançer saplayabilmek, asil harekettir, o bilinci taşıyabilmek ise asaletten gelir. Asalet bir birikimin işaretidir. Asaletin kökeni, insanın ruhundadır. Asalet genlerdedir, gönüllerdedir.  Asalet doğuştan var olan bir olgudur. Meslekler, makamlar, paralar, sonradan kazanılan servetler asalet kazandırmaz insana!... Atalarımız boşuna dememiş; "Asil azmaz, tuz kokmaz, kokarsa yağ kokar aslı ayrandandır" diye. 

Makamı veya mesleği bazı insanların şirazesi kaydırabilir. Makamına şeref katmak yerine şerefini makamdan alan her kim olursa olsun o kişinin karakteri maalesef tam oturmamış ve asaletten nasibini almamıştır. Meslek icabı bazen önemine binaen kalabalık toplantılara, seminerlere vs. katılıyoruz. Dolayısıyla en tepe noktadaki insanlardan tutun da benim gibi aciz gazetecilere kadar her kesimden insanlarla iç içe kalıyoruz. Aynı meslek ve aynı makamda olan 2 ayrı insan görüyoruz mesela... 1’i başı önünde mütevazi ve asil... Diğeri mesleğinin verdiği hava ile şişmiş, ayakları yerden kesilmiş haşa küçük dağları kendi yaratmış edasında... Mesleğine güvenerek, kimliğinin ardına sığınarak zamanında ayar vermeye çalıştığı ancak ayarın hassosunu yemenin verdiği acı ile kıvranan bazı muhteremlerin durumuna şahit olunca sadece güldüm... Yani analar her zaman kız doğurmuyor... Zamanında kan damladığını iddia ettiğiniz kalemlerinizle güya yazıp çizdiğiniz ve ayar verdiğiniz insanlar aklınıza gelince şimdikilere yeni-acemi diye notunu verip yem umduklarınız sert kaya çıkınca, sizi yemlemeyince kuduruyorsunuz.  

Makam, meslek, şöhret, servet vb. faktörler insanı asil kılmıyor. Bunlar sadece fıtratı etkileyen sebeplerden. İnsan, bu imkânlara kavuştuğunda asil mi, âsi mi, tuz mu, toz mu o zaman belli oluyor. Azarsa ve kokarsa kişinin asil olmadığı ortaya çıkıyor.  

Asıl azmaz bal kokmaz kokarsa yağ kokar. Onun da aslı ayrandır. Allah aslı ayran olanlarla değil. Aslı bal olan aslı can olanlarla muhatap olmanız dileğiyle...