Pençe - Kilit Operasyon Bölgesinde, Aralık ayında 12 askerimizin şehit edilmesinin üzerinden 1 ay geçmeden yine aynı bölgede 9 askerimiz daha şehit oldu.
Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez!.. Yüreğimizi yakan her şehit haberinin ardından böyle söylüyoruz. Manevi anlamı çok yüksek olan ve benim de yüreğimde hissettiğim bu deyişe rağmen, şehitler yine ölüyor ve ateş düştüğü yeri, yüreğimizi yakıyor.
Şehitlerin acılı anne babaları, eşleri, çocukları ve yakın akrabaları yaşadıkları ömür boyunca, o ateş onların yüreklerini için için yakmaya devam edecek. Duydukları her şehit haberinde, acıları, sönmek bilmeyen yangınları tekrar alevlenecek…
Bunun bir çaresi var mıdır? Bu dertler ne zaman sona erecek? Artık şehit haberlerine bir son gelecek mi? Hepimizin aklında bu sorular mevcut… Cevaplar ise sislerin ardında… Bıçak kemiğe dayandı… Artık sabrımız kalmadı açıklamaları halkın acısını dindirmiyor.
Terör tüm dünya lanetlenmiştir. Senin teröristin özgürlük savaşçısı, benim teröristimin yedi sülalesini katletmek benim hakkım, diyen mantık artık bizim müttefikimiz değildir. Onu eğitip eline silah tutuşturan, yanında poz vermekten çekinmeyen düşman, birde utanmadan şehitlerimiz için başsağlığı mesajları yayınlıyor.
Biz sivrisinekleri öldürerek bu işin sonunu getiremeyiz; asıl mesele bataklığı kurutmaktır. Bataklığın da adresi bellidir. Kahraman ordumuzun cesur evlatları, vatan için toprağa düşerken, buna sebep olanlar, yardım ve yataklık edenler de cezalarını çekmek zorundadır. Askerime polisime silah sıkıp, sonradan ben pişman oldum deme şansınız olmamalıdır. Eğer devlete silah doğrulttuysanız, bunun sonunun ölüm olduğunu bilmelisiniz. Yıllarca hapis yatmak, bu milletin vergileri ile bir dilim ekmek yemek, bu varlıklara haram ve de imkânsız olmalıdır. Terörün her türlüsünü, her ne sebep ile olursa olsun, en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Terör ile arasına mesafe koyamayan siyasi uzantılar, bunun bedelini, teröre yardım ve yataklıktan yargılanarak, Yüce Türk adaletine hesap vermelidirler.
Ülkemize karşı hain planlar yürüterek, sözde dost, özde düşman milletlere de, ulusal menfaatlerimiz doğrultusunda, topraklarımızda herhangi bir unsur barındırmasına müsaade etmemeliyiz. Benim toprağımda gezip, benim askerime silah sıkan insanı eğitip, silahlandırmak, her ne sebeple olursa olsun, affedilemez bir durumdur.
Bu kutsal vatana hizmet ederek, mertebelerin en büyüğü olan şehitlik makamına ulaşan o yiğitler sayesinde; biz bugün burada yaşamaktayız. Binlerce yıldır şehit kanları ile sulanan bu kutsal vatan toprakları, ilelebet bizim vatanımız olarak kalmaya devam edecektir. Bizim aslanlarımız dimdik durdukça, bu vatan için canlarının seve seve verdikçe; bu bayrak inmeyecek, bu ezan dinmeyecektir. Eğer bir gün bu sıra bize de gelse; saçımızda aklar düşse de, elimizde silahımız olmasa da biz yine bu vatan için çarpışacağız, bu vatan için gerekirse bu topraklara düşeceğiz…
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnını değer,
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi,
Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi…