ANADOLU TÜRK HALK MÜZİĞİNDE ELAZIĞ ÖRNEĞİ

Anadolu topraklarında bin yılı aşkın bir süredir kökleşen ve geleneksel bir yapıya bürünen Anadolu Türk halk müziği, kendine özgü bir yapıya sahiptir. Burada “Anadolu Türk halk müziği” ifadesini özellikle kullandım, çünkü Türkiye’deki Türk halk müziği ile Orta Asya’daki Türkî cumhuriyetlerdeki halk müziği arasında ciddi ve belirgin farklılıklar bulunmaktadır. Bu nedenle, “Anadolu Türk halk müziği” başlığını kullanmak daha doğru olacaktır. Anadolu Türk halk müziği, konu, içerik ve üslup açısından oldukça zengin ve çeşitlidir. Özellikle köy yaşamı, tarla ve harman işleri, savaş kahramanlıkları, aşk, sevgi, özlem gibi duyguların yanı sıra kayıplar üzerine yakılan ağıtlar ve uzun havalar bu zenginliğin temel başlıklarıdır. Ayrıca Alevi-Bektaşi motiflerini yansıtan semahlar, deyişler ve nefesler de bu müziğin önemli bir parçasıdır. Anadolu Türk halk müziği, kitaplara sığmayacak kadar geniş bir kültürel yapıya sahiptir.

Bölgesel farklılıkların yanı sıra şehirler ve ilçeler arasında bile belirgin müzikal farklar görülmektedir, bu da Anadolu insanının ne kadar geniş bir müzik yelpazesine sahip olduğunu gösterir. Elazığ örneğini ele alırsak, Palu ilçe merkezinde Harput musikisine yakın, incesaz kültüründe bir müzik hâkimdir, ancak köylerinde Zazaca okuyan dengbejlere de rastlanabilir. Harput ve çevre köylerinde Harput musiki kültürü ağır basarken, Baskil, Keban ve Ağın gibi Yukarı Fırat bölgesinde âşıklık ve ozanlık geleneği izlerine rastlanmaktadır. 2019 yılında Baskil’deki derleme çalışmalarım sırasında, Şeyh Hasan köyünde Mustafa Tosun Dede ile semah ve nefesler üzerine çalıştık. Aynı yıl Alangören köyünde dengbej Nurettin Abiç ile, Konacık köyünde ise Ahmet Gökhan Geda ile halk türküleri üzerine derlemeler yaptım. Bu örnekler, kısa mesafelerde bile birçok farklı müzik türüne rastlanabileceğini gösteriyor, ki bu da Elazığ’ın köklü bir müzik geçmişine sahip olduğunu kanıtlar.

Bazı kaynaklarda iddia edildiği gibi Elazığ’ın her köyünde veya ilçesinde Kürsübaşı geleneği ya da Harput müziği izlerine rastlanmamaktadır. Bu durum tamamen sosyolojik bir meseledir. Örneğin Harput’a sadece 18 km uzaklıktaki Sün köyünde Harput müziği geleneği yokken, 100 km uzaklıktaki Arapkir, 130 km uzaklıktaki Kemaliye ve 65 km uzaklıktaki Hozat gibi yerlerde Harput müziğinin köklerine rastlanabilmektedir.

Elazığ, halk müziği enstrümanları açısından da zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Zaman içinde kullanılan enstrümanlar bazı sebeplerle değişim geçirmiştir. 1800’lü yıllarda Harput türküleri icrasında kullanılan çığırtma, zurna ve kaval gibi sazlar, yerini batı müziği enstrümanı olan klarnete bırakmıştır. Ayrıca, Harput müziğinde kullanılan kamanca (rebap) yerini kemana, ozanların ve dedelerin kullandığı 12 perdeli dede sazı ve 2 telli ruzba ise yerini bağlamaya bırakmıştır. Bu da kültürel değişimlerin müzik enstrümanlarını da etkilediğinin bir göstergesidir.

Elazığ’da farklı etnik gruplara ve gayrimüslim topluluklara ait müzik kültürü de köklü bir geçmişe sahiptir. Harput’ta bulunan Meryem Ana Kilisesi’ne ait 300’den fazla Süryani ilahisi, kendine özgü bir müzik yapısına sahiptir. 2019 yılında Harput musiki üstadı Nihat Kazazoğlu ile katıldığımız bir Süryani ayininde bu ilahileri dinleme fırsatı bulduk. Bu ilahiler, büyük ölçüde Harput müziği motiflerine benzeyen, kürdi hoyrat veya gazel formatına yakın bir yapıya sahipti. Batı ülkelerindeki çok sesli kilise ilahilerinden farklı olarak, Harput Meryem Ana Kilisesi repertuvarı tamamen Harput müziği ile yoğrulmuş ilahilerden oluşmaktaydı.

Elazığ’ın kadim musiki kültürü, her yönüyle zengin ve renkli bir hazine niteliğindedir.