FÜ Jeoloji Mühendisliği Uygulamalı Jeoloji ABD Başkanı Prof. Dr. Zülfü GÜROCAK, Doğu Anadolu Fay Zonu’ndan etkilenen Elazığ’ın deprem konusunda daha bilgili, hazırlıklı ve organize olmak zorunda olduğunu söyledi…
24 Ocak 2020 Elazığ Depremi’nin merkez üssü Çevrimtaş Köyü’nde 3 yıl sonra hâlâ 15 ailenin konteynerlerde kaldığını ve şehir merkezinde ev verilen köylülerin tarım yapamadığını anlatan depremzedeler TOKİ’den ev istedi…
24 Ocak 2020 Akşamı saat 20.55’te meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin üzerinden 3 yıl geçti…
Elazığ merkezli deprem; Ülkemizde birçok bölge ve ilde olduğu gibi Türkiye dışında da çok geniş bir coğrafyada hissedilmişti. 41 canımız depremde hayatını kaybederken, bin 466 vatandaşımız da yaralanmış, Elazığ'da ilk etapta 50 bina yıkılmış, 308 bina ağır hasar alırken, 150 binanın da orta hasarlı olduğu açıklanmıştı…
PROF. DR. GÜROCAK, DEPREMLER VE OLUŞMA NEDENİ!..
24 Ocak 2020 Elazığ Depremi’nin 3. Yıl Dönümü’nde Gazeteniz TURAN’ın sorularını cevaplayan Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Uygulamalı Jeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zülfü GÜROCAK, genelde depremlerin oluşumundan, özelde Elazığ Depremi’nin etki ve sonuçlarına varıncaya dek birçok konuya açıklık getirdi. Prof. Dr. GÜROCAK açıklamasında şu ifâdelere yer verdi; “Üzerinde yaşadığımız ve birçok tektonik levhanın oluşturduğu dünyamızın kabuğu aslında hareketli ve kendini yenilemeye devam eden, yani canlı bir yapıya sahiptir. Bu canlılığının bir sonucu olarak da bu tektonik levhalar hareket hâlindedir ve bu hareket sonucunda levhaların sınırlarında veya içlerinde faylar, dalma-batma zonları, riftleşme gibi tektonik yapılar oluşur. Bu bölgeler dünyada depremlerin oluştuğu bölgelerdir. Çünkü bu alanlarda tektonik levhaların hareketi sonucunda levhalarda biriken enerji belli bir düzeye eriştiğinde açığa çıkmakta yani dinamik enerjiye dönüşmekte ve böylece depremler oluşmaktadır.”
“ TÜRKİYE’DEKİ FAY SİSTEMLERİ KITA İÇİ FAYLARDIR”
“Ülkemiz açısından baktığımızda, Türkiye’deki fay sistemleri kıta içi faylardır ve deprem üretme potansiyeline sahip en önemli tektonik unsurlar ise Karlıova’dan (Bingöl) başlayarak batıya doğru Marmara Denizi’ne kadar uzanan ve burada kollara ayrılarak Saroz Körfezi’ne kadar devam eden Kuzey Anadolu Fay Zonu; yine Karlıova’dan (Bingöl) başlayarak güneydoğuya doğru Bingöl, Palu (Elazığ), Sivrice (Elazığ), Gölbaşı (Adıyaman), Türkoğlu (Kahramanmaraş) yerleşim yerlerine kadar uzanmakta, daha sonra güneybatıya doğru dönmekte ve Hatay’da Ölü Deniz Fayı ile kesişmektedir. Diğer önemli bölge ise tüm Batı Anadolu’yu kapsayan ve Batı Anadolu Graben Sistemi olarak adlandırılan bölgedir.”
DOĞU ANADOLU FAY ZONU VE ELAZIĞ ETKİLEYEN TARİHSEL DEPREMLER!
“Elazığ, bu üç önemli yapısal unsurdan Doğu Anadolu Fay Sistemi’nin kuş uçuşu yaklaşık 20 km kuzeyindedir. Önemli büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip olan bu fay zonunda meydana gelen depremlerin geçmişten günümüze değin Elazığ ve çevresinde önemli can ve mal kayıplarına neden olduğu bilinmektedir. Elazığ bölgesini etkileyen en önemli tarihsel depremlerin 1874, 1875, 1893 ve 1905 yıllarında olduğu tarihi kayıtlarda yer almaktadır. Özellikle Sivrice İlçesi’nin üzerinde yer aldığı Hazar-Sincik segmentinde oluşan bu eski depremlerden sonra, önemli yıkıma ve can kaybına neden olan deprem 24 Ocak 2020 yılında meydana gelmiştir.”
24 OCAK DEPREMİ, CAN VE MAL KAYBI, DIŞA GÖÇ!..
“24 Ocak 2020 yılında meydana gelmiş olan deprem 6.8 büyüklüğünde idi ve 20.3 sn süresince devam etmiştir. Deprem sonucunda sadece Elazığ değil özellikle Malatya İli’nde de hasara ve can kaybına neden olmuştur. Resmî kayıtlara göre Elazığ’da 37, Malatya’da 4 kişi olmak üzere toplam 41 can kaybı olmuş, 1466 kişi ise yaralanmıştır. Bölgede 263 bina yıkılmış, 7968 bina ağır hasar, 1540 bina orta hasar, 15671 bina ise az hasar görmüştür. Meydana gelen bu önemli can ve mal kayıpları Elazığ’ı ciddi anlamda etkilemiştir. Şöyle ki, deprem dolayısıyla birçok kişi başka illere taşınmayı tercih etmiş ve bu anlamda Elazığ önemli bir dışa göç yaşamıştır. Yaşanan maddi kayıplar çok ciddi boyutlara ulaşmış, özellikle şehrin en eski yerleşim alanları olan Nailbey, Rızaiye, İzzetpaşa, İcadiye, Mustafapaşa ve Rüstempaşa mahalleleri ile nispeten daha yeni olan Sürsürü ve Abdullahpaşa mahallelerinde önemli sayıda yapı yıkılmış veya kullanılamaz hale gelmiştir.”
“YÜZDE 85 TESLİMATA RAĞMEN, KONUT MAĞDURİYETİ VE GERİ ÖDEME GÜÇLÜĞÜ!”
“Yaşanan süreçte deprem sonrası vatandaşların maruz kaldığı kayıpların telafi edilebilmesi amacıyla hasarın fazla olduğu mahallelerde veya belirlenen yeni alanlarda resmî kayıtlara göre 24.388 hak sahibi için konut yapımı planlanmış, bu konutların yaklaşık %85’i tamamlanmış ve vatandaşlara teslim edilmiştir. Bu desteklerin vatandaşın mağduriyetini bir nebze de olsa gidermesine rağmen yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Depremden itibaren geçen 3 yıl süresince Elazığ için yapılanlar afet konutu yapımı ve hak sahiplerine dağıtımı ile sınırlı kalmıştır. Elazığ’da inşa edilen ve vatandaşa kura ile dağıtılan konutlar için 2 yıllık bir süre sonunda 18 yıl daha devam edecek olan bir geri ödeme süreci vardır. Önemli bir kısmının alt gelir seviyesinde olduğu bilinen bu insanların geri ödeme sürecinde ciddi zorluklar çekeceği açıktır. Bazı illerde (Rize, Van gibi) yaşanan afetlerden sonra devletin bedelsiz afet konutu verdiğini bilen ve aynı şeyin Elazığ’da da olacağını uman vatandaşların beklentisi maalesef boşa çıkmıştır.”
“ESKİ MAHALLELERİN YENİDEN İMARI VE EV YAPTIRMA ŞANSI KAÇIRILMIŞTIR!”
“Ayrıca eski mahallelerde hasar görüp yıkılan evlerin yeniden inşa edilmesi sürecinde herhangi bir kolaylık veya destek söz konusu olmamıştır. Yeni imar planı ile önce kat sayısı artırılmış ve bitişik nizamdan blok nizama geçilmiş, ancak bu planın gerçekçi olmadığı anlaşılınca, tekrardan aynı kat sayısı ve bitişik nizama geri dönülmüştür. Yani Elazığ için bulunmaz bir fırsat olan ve eski mahallelerin yeniden imarı şansı da böylece kaçırılmıştır. Kentsel dönüşüm tam anlamıyla uygulanamamış ve yeterli kredi desteği olmadığı için evi yıkılan vatandaşlar, evlerini yeniden yaptırma imkanı da bulamamışlardır. Günümüz ekonomik koşullarında vatandaşın müteahhite para verip evini yeniden yaptırma imkanı yoktur. Bu nedenle aslında çok güzel bir imara sahip olan, ama zamanla yapılan hatalı imar planları nedeniyle yaşanamaz hale gelen birçok mahalle deprem sonrasında harabe halinde kaderine terk edilmiştir. Yıkılan yapıların bu imar planı ile yeniden yapılması artık imkansızdır. Bu konuda belediyenin farklı kesimlerden oluşturacağı bir çalışma grubu kurması ve bu büyük problemin nasıl çözülebileceğinin ciddi şekilde tartışılması ve bir yol planının çıkarılması en acil konuların başında gelmektedir.”
“DASK YAPTIRMAK ANLAMINI YİTİRDİ VE ORAN AZALDI!”
“Diğer önemli bir konu ise birçok binanın deprem sigortası (DASK) olmasına karşın evi hasar gören vatandaşlardan çok az bir kısmının deprem sonrası tazminat alabildiği, birçok vatandaşın ise bu konuda yaptığı başvuruların cevapsız kaldığı ve herhangi bir tazminat alamadığıdır. Bu durumda DASK yaptırmak anlamını yitirmektedir. Eminim ki bu konuda yapılacak bir istatistik çalışma ile deprem sonrasında Elazığ’da vatandaşın herhangi bir zorunluluğu (konut kredisi elektrik aboneliği, iskan raporu gibi) yok ise DASK yaptırma oranının önemli ölçüde azaldığı görülebilecektir.”
“DEPREM KONUSUNDA DAHA BİLGİLİ, HAZIRLIKLI VE ORGANİZE OLMAK ZORUNDAYIZ!”
FÜ Jeoloji Mühendisliği Uygulamalı Jeoloji ABD Başkanı Prof. Dr. Zülfü GÜROCAK, depremlerden etkilenmeye devam edeceğimizi belirttiği açıklamasını şöyle tamamladı; “24 Ocak 2020 tarihinde yaşanan büyük depremden sonra 27 Aralık 2020 tarihinde yaşanan ve 5.3 büyüklüğündeki deprem ve günümüze değin yaşanan daha az büyüklükteki depremler, bölgemizin deprem üretme potansiyeline sahip olan önemli bir fay zonu olan Doğu Anadolu Fay Zonu’nda meydana gelen depremlerden etkilenmeye devam edeceğini ve önemli can ve mal kayıplarına neden olacağını açıkça göstermektedir. Bu gerçeğin devamlı olarak gündemde tutulması; geçmişte yaşanan depremler sonrasında uğranan kayıpların telafi edilmesi, gelecekte yaşanacak afetler konusunda daha organize olunması, hem can hem de mal kayıplarının minimum düzeye indirgenmesi, 2020 yılında yaşanan depremler sonrasında artık yaşanamaz hale gelen birçok mahallenin yaşanabilir hale gelmesi ve Elazığ halkının yaşadığı maddi yükün ve kayıpların azaltılması açısından önem taşımaktadır.
Kısacası, yaşananları bir daha yaşamamak veya en hafif şekilde atlatabilmek için deprem konusunda daha bilgili, hazırlıklı ve organize olmak zorundayız.”
DEPREMZEDELERİN MAĞDURİYETİ BİTMEDİ!..
24 Ocak 2020 Elazığ Depremi’nin merkez üssü Çevrimtaş Köyü’nde 3 yıl sonra hâlâ 15 ailenin konteynerlerde kaldığını ve şehir merkezinde ev verilen köylülerin tarım yapamadığını anlatan depremzedeler ise taleplerini TURAN aracılığıyla ve şu sözlerle dile getirdiler…
İSKENDER AĞDAŞ; “KÖYÜMÜZE KONUTLAR YAPILSIN, HAYAT CANLANSIN, ÜRETİM ARTSIN!”
“Yaşadığımız deprem felaketinden önce ben Doğanbağı Köyü’nde yaşıyordum. Evimiz, komşularımız, dostlarımız vardı. Şimdi ise bir tek büyüklerimizin mezarları kaldı. Depremin ardından köyümüzde hayat durdu, üretim durdu, yaşam durdu. Çünkü köyümüzde yıkılan evlerin yerine yenisi yapılmadı. Devletimiz köyümüzde ev yapmayıp, ev isteyen insanlara şehir merkezinde ev verdi. Bu da tarımsal ve kırsal kalkınmayı bitirdi. Çünkü köylü üretim yaparak evine gelir sağlar. Doğanbağı, Çevrimtaş ve Ilıncak köylerinde şimdi ahır, ev olmadığı için birkaç aile konteyner da zor koşullarda hayata tutunmaya çalışıyor halen daha konteynerlerde kalıyorlar. Ben yetkililerimizden, devlet büyüklerimizden köyümüze TOKİ Konutları yapmalarını istiyorum. Bu konuyu Valilik, CİMER, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne de yazdım fakat dönüş alamadım. Lütfen köyümüze konutlar yapılsın, hayat tekrar canlansın, üretim artsın.”
LEVENT KELKÜL; “YIKILAN EVLERİN YERİNE YENİSİ YAPILMADI!”
“Sivrice İlçesi Doğanbağı köyünde yaz aylarında yaşıyordum. 24 Ocak depreminden en fazla etkilenen bölge Çevrimtaş, Ilıncak ve komşu köyü Doğanbağı oldu. 3 köyde yaklaşık 150 konut yıkıldı. Çevrimtaş’ta 2, Ilıncak’ta 1 kişi olmak üzere 3 vatandaşımızı kaybettik. Köylerimizde yıkılan evlerin yerine yenisi yapılmadı. Vatandaşlara şehir merkezinde ev verdiler. Birçok vatandaş köyü terketti, birçoğu da konteynerde kalamadığı için üretimi bıraktı ve şehir merkezine geldiler. Yetkililerimiz hayvancılık ve tarımla uğraşan köylülerimize, TOKİ Konutları yaparsa üretim tekrar artar. Ayriyeten köyümüzde hafriyatı, molozu kaldırmadılar halen daha duruyor. Köylülerimiz geçimini hayvancılık ve tarımsal alanda sağladıkları için şu an ekonomik olarak zor durumda. Biz TURAN Gazetesi aracılığıyla yetkililerimize, devlet büyüklerimize Çevrimtaş ve Doğanbağı, Ilıncak köylerine TOKİ Konutları yapmalarını talep ediyoruz.”
FADLI KARTALKAYA; “ÇEVRİMTAŞ’TA 15 AİLE HALEN DAHA KONTEYNERDE KALIYOR!”
“Ben 24 Ocak depreminden önce Çevrimtaş Köyü’nde yaşıyordum. Deprem felaketinden sonra benim ve birçok arkadaşımızın köydeki ev yıkıldı. Köyde halen daha konteynerlerde kalan komşularımız var. Sayı verecek olursam yaklaşık 15 aile halen daha Çevrimtaş Köyü’nde konteynerde kalıyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı köyümüze ev yapmadı. Fakat ev isteyene şehir merkezinde ev verdiler. Köyümüzde yaklaşık olarak 30 Aile şehir merkezinde ev sahibi oldu. Ben köyümden depremden dolayı ayrıldım. Şu an Çaydaçıra Mahallesi TOKİ Konutlarında kalıyorum. Köyümüze en son gittiğimde birçok eksiklik devam ediyordu. Mesela yıkılan evlerin hafriyatınI kaldırmadılar. Şu anda Çevrimtaş Köyü’nde yaklaşık 15 Aile yaşıyor, diyeceğim şu ki hayat durma noktasında köyümüzde. Yaşadığımız deprem felaketi bizleri çok olumsuz etkiledi. Devlet büyüklerimizinden köyümüze yakın ilgi gösterilmesini istiyoruz. Köyümüz çünkü iyi bir durum da değil. Deprem’in yaraları halen daha tam olarak sarılmadı. Köyümüzde de TOKİ Konutları’nın yapılmasını istiyoruz.”