3 BİN YIL ÖNCE ÜZÜMÜN KUTSAL OLDUĞU ŞEHİR ALZİ-ELAZIĞ

            Kültürü, töresi, mertliği, cömertliği kadar ovada yetiştirdiği üzümüyle de önemlidir aziz şehir Elazığ. Üzüm bu topraklar ile özdeşleşmiştir. Geçim kaynağı olabilmenin yanı sıra kültürel anlamda da önemli fonksiyonlar üstlenmiştir. Binlerce yıl geçmişe kadar uzanan köklerde üzüm bu topraklar için bir inançtı, bereketti, hayattı.

            Bundan tam 3 bin yıl önce Urartu döneminde önemli bir şehir merkezi eski adıyla Alzi toprakları, şimdiki adıyla Elâzığ ili. Fırat’ın ötesini geçemeyen Urartular, uzun yıllar boyunca batıdaki en son sınırı Kömürhan kalesinin bulunduğu alana kadar hüküm sürdüler, ticaretle uğraştılar savaş sanatında ve taş işlemeciliğinde zirve noktalara ulaştılar. Başta Palu olmak üzere Harput ve Baskil gibi yerleşimlerde günümüze kadar uzanan birçok eser bıraktılar. Urartular bizlere tarihi eserlerin yanı sıra üzüm ve bağcılık gibi bazı geçim kaynaklarında da öncülük etmişlerdir.  Bugün topraklarımızdaki bağların geçmişi Urartulara kadar uzanmaktadır. Urartular kutsal saydıkları üzüm bağları için kitabeler yazdırmışlardı. İşte o yazıtların birinde şöyle yazıyordu. ‘’Menua İşpinioğlu, Tanrı Haldi için bu asma üzüm bağlarını diktirdi. Her kim ki bu asmalara zarar verirse, Tanrı Haldi, Tanrı Teşuba, Tanrı Şevini ve bütün tanrılar onu güneş altında kavursun...  O dönemde ki inanç gereği insanlar kutsal saydıkları üzüm ile gömülürlerdi. Son dönemlerde yapılan Urartu mezar kazılarında arkeologlar tarafından bu bahis ispatlanmıştır.  Yine Prof. Dr. İnanç Özgen’in ‘’Urartu Efsaneleri- Haroğlu Kalesi’’ adlı kitabında Urartu krallarının Haroğlu kalesinde yaşadığı dönemlerde üzümün kutsal görüldüğü konuyla ilgili birçok metin yer almakta. Bunun gibi farklı örneklerde görüyoruz ki üzümün Elâzığ ilinde ayrı bir önemi bulunmaktadır.

            Öküzgözü, Köhne, Ağın kırmızısı, Boğazkere, Ağın beyazı, Tahirnebi, Hal karası, Şifoni gibi başta olmak üzere 60'dan fazla üzüm çeşidiyle, sonbaharın yaşandığı Elâzığ’da bereketli işler tekrar başlamış oldu. Bir yandan bağ bozumları, bir yandan orcik yapımı diğer tarafından pestil serim işleri.  Peki, Elâzığ üzümü ve üzümden yapılan ürünler neden bu kadar lezzetli? Öncelikle Elâzığ’ın toprak yapısı bağcılığa oldukça uygun. Yine orciğin yapıldığı Elâzığ cevizinin yağ oranı yüksek. Buda tadına ayrı bir lezzet katıyor. Bir diğer önemli lezzet kavramı ise  ‘’liviç’’ dediğimiz pestil’e orciğe kattığımız özel beyaz toprak. Liviç toprağı çok kısıtlı alanlarda bulunuyor. Elazığ merkeze bağlı Yalavuz köyü ve Ağın ilçesinde bu özel toprak çıkartılmaktadır. Liviç toprağı üzüm şerbetinin kaynatıldığı kazanlara belli bir oranda karıştırılmaktadır.   Yani dememiz o ki bu lezzetlerin asıl kaynağı Elazığ toprakları.

           Üzümün Elazığ için asıl önemi cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte başlıyor. Anlatılan bir duruma göre; Mustafa Kemal Atatürk’ün 1937 yılında Elâzığ ziyareti esnasında köylü bir vatandaşımız evde kendi imkânlarıyla yaptığı şaraptan bir bardak Mustafa Kemal’e ikram eder. Şarabı çok beğenen Atatürk, köylüden üzüm bağları ve şarap hakkında bilgi alır. Üzümü ve hikâyesini köylüden dinleyen Mustafa Kemal Atatürk, derhal emir verir ve Elâzığ’da bir şarap fabrikası kurulmasını söyler. Vefat eden Ata’nın vasiyeti ancak 1945 yılında gerçekleşerek, Elâzığ Şarap Fabrikası kurulur. Ata’ya İkram edilen bir bardak şaraptan bölgesel kalkınmaya giden yolun hikâyesi böylece başlamış olur. Kazanan çiftçinin yanı sıra yüzlerce kişi Şarap fabrikasında iş imkânı bularak, istihdamın önü açılmıştır. Ayrıca Elazığ Şarap fabrikasında üretilen Buzbağı şarabı birçok yarışmada birincilikler elde ederek şehrin tarım ürünleri ile duyulmasına, ün kazanmasına büyük katkı sağlamıştır. Üzüm; binlerce yıl olduğu gibi bu yıl da bereketin sembolü oldu aziz şehir Elâzığ için. Hoş köyünden Mığı’ya, Koruk köyünden Sün'e, bağ bozumu dönemlerinde söylenen bir ezgi ile son veriyorum sözlerime

Tevekte üzüm kara Salkımı düzüm kara Elim boş yüzüm kara diley, diley..

01.10.2023