1905'TEN BİR TERÖR OLAYI

Eğinli Çilipekoğlu Kadir 
Nam-ı diğer Osman Çavuş, Mehmed oğlu. 
Arabacı
Ağın Nahiyesi-Selamlı köyü/
Aksaray Muratpaşa Mahallesi: 
Eşi Ayşe, iki yaşında oğlu Mehmed.

Hafızoğlu Osman, Hüseyin oğlu. 
Beygirci
Elazığ Sivrice Yukarı Elgük köyü/ 
Beşiktaş-Sinan Paşa Mahallesi: 
Annesi Fındık kadın, 5 yaşında kardeşi Cebrail, 
7 yaşında İlyas, kızkardeşleri 14 yaşında Ümmühan, 

 

                              Yukarıda ad, lakap, meslek, nüfus, adres ve geride kalan aile bireylerinin bilgilerini gördüğümüz kişiler bu topraklardaki ilk bombalı araçla terör eyleminde ölen iki hemşehrimiz.

                              Bilindiği üzere, kargaşacılık (anarşizm) ve hiççilik (nihilizm) etkisiyle, 19. yüzyılda, Fransa, ABD, Rus, İtalya liderleri canakıyımlara (suikastlere) kurban gitmiştir.

                              Bu akımların ve yayılmacı (emperyalist) devletlerin etkisiyle, Osmanlı Devletinde çeşitli eylemler yapan Taşnak Örgütü üyeleri, bu kez de padişahı hedef almış, önce, Avusturya Nesseldorfer fabrikasından bir araba alarak İstanbul’a sokmuş, arabanın özel olarak üretilen bölümüne 80 kiloluk bombayı gizlemiş, eylemden önce keşifler yapmış, II. Abdülhamid’in camiden çıkıp arabasına binmesine dek geçen süreyi 102 saniye olarak hesaplamış ve saatli bombayı buna göre ayarlamışlardır.

                              21 Temmuz 1905'te Yıldız Sarayı önündeki olayda, Padişah’ın, o gün Cuma çıkışında, Şeyhülislam Cemaleddin Efendi ile ayaküstü konuşması, teröristlerin planını bozmuş, tam ayarlanan saatte patlayan bomba, faytonların park ettiği alanı etkilemiş ve ilk anda 26 kişi sonradan da 4 olmak üzere, toplam 30 yurttaş ölmüştür.

                              Tarihsel kayıtlar daha çok padişahın kurtulması yönünden tutulduğundan, gölgede kalmış, unutulmuş belgelere göre, Taşnak örgütünün bombalı aracı ile ölen, Sivas, Giresun, Eskişehir, Bilecik, Siirt, Urfa, Niğde, İstanbul gibi kentlerden Ermeni kökenli at arabacısı Osep, 11 yaşındaki medrese öğrencisi İvrindili Hafız Musa gibi kurbanlar arasında yukarıda ilk paragrafta rahmetle andığımız, Ağınlı bir at arabacısı, Sivrice Yukarı Elgük Köyünden bir beygirci, iki de Elazığlı hemşehrimiz bulunuyor.

                              Abdülhamid’in en güvendiği hafiye, Lübnan Hıristiyanlarından Necip Melhame Paşa’nın başkanlığında soruşturma komisyonu olayı çözmüş, mahkeme de 10’u idam, 7’si yaşamboyu kale hapsi (müebbet kalebent) cezaları vermiş, ancak yakalanıp, suçları sabit görülüp mahkûm olan çoğu yabancı uyruklu eylemciler, Rusya, Belçika, İsviçre, Almanya gibi Avrupa devletlerinin baskılarıyla serbest bırakılmışlardır.

                              Tevfik Fikret'in o dönemin siyasal ikliminin etkisiyle "Ey şanlı avcı, damını bihûde kurmadın/Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın" dizelerini yazdığı bu olayın ardından 112 yıl geçmiş.

                              Bugün de terör eylemleri ile sarsıldığımız, her zamanki gibi acısını yine büyük Türk halkının çektiği şu günlerde, siyasetin, kutuplaşmanın acımasız yüzü, -ne yazık ki-, bizlerin de ruhunu duyarsızlaştırmakta. Böyle alçakça eylemler sonucunda şehit düşen, ölen ya da yaralananların yakınlarının acısını duymak ilk önceliğimiz olmalı.

                              Oysa, biz son yıllarda sürekli siyasal kaygılar ile birbirimizi suçluyoruz. Olayları sağlıklı düşünerek, sağduyu ile çözmemiz gerekirken, yaygın bir nefret söylemi, sürekli beddua ve öç alma duygularımız da ne yazık ki, olayları önlemeye, yok etmeye, çözüme yetmiyor.

Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, -ne yazık ki- yanlış dış politikalar ile, karşı karşıya kaldığı Ortadoğu bataklığı tehlikesinden kurtulmasının yolu nedir?

                              Akıl, sağduyu, bilgi, uzlaşma ve hoşgörüyü egemen kılarak aşırılıklara geçit vermemek, terör bataklığını eğitim, akıl ve bilgi ile kurutmak.

                              Umarım ülkemiz ve insanımız akıl, bilgi ve ahlâkı, cumhuriyet ve demokrasi nimetini yeniden önde tutarak hak ettiği, mutlu, ışıklı, güneşli güzel günlere ulaşır.

                                                                                                                                                   

KAYNAK: 
#Tarih Dergisi Ocak 2017- Sinan Çuluk 
Osmanlı Padişahları- Reşat Ekrem Koçu 
Sultan'a Suikast- İst. Belediyesi Kültür AŞ yy. 
Osmanlı Padişahları- Vasfi Mahir Kocatürk
Bir Lâhza-ı Ta'ahhur- Tevfik Fikret